5 Ağustos 2022 Cuma

Kibrit Çöpü

 videoyu oynatın


"whoever saves one life
saves the world entire"

Önce ben demekle sadece ben demek arasında ince bir çizgi vardır. 
Sadece ben demek bencilliktir, narsist bir yapıdır. Kendinden başkasını düşünmemektir. Ama önce ben demek aynen uçaklardaki gibi oksijeni önce kendinize sonra çocuğunuza olayıdır.

Hayatınızı hep elelam ne der diyerek heba ettiniz. Toplum bilinci bu şekilde oluştu. Kendi hayalleriniz, peşinden koşacağınız çılgın fikirleriniz olmadı. Tam tersine toplum size ne layık gördüyse onun peşinden, hem de körü körüne gittiniz. 

Hayallerini, potansiyelini, yaratıcılığını ev hanımlığı uğruna bastıran milyonlarca kadın depresif hayatlar sürüyor. Migrenden, troidden vb hastalıklardan kurtulamıyor. Bunların tek sebebi bastırılmış duygular. Yaratıcılığı baskılanmış, söylemek isteyip de söyleyemediği bir dolu şey var ve kendini yaratıcılığı ile ifade etmesine izin vermeyen, birey olmasını engelleyen bir toplum... 

Bunları daha önceki pek çok makalemde dile getirdim. Feda ve kar olayından tutun da titreşimlere kadar. En altta yine paylaştığım bir liste ile hatırlayabilirsiniz.

Şu anda 2-3 senedir dünyada uygulanan çok aptalca bir testten geçiyoruz. Ve uygulayıcılara göre her testten başarılı da bir şekilde geçiyoruz. Çünkü dünya tam da onların istedikleri bir yere doğru gidiyor. 

"Dünya tam da sizin hayal ettiğiniz gibidir" 
- Stefano d'Anna Tanrılar Okulu
Dünya tam da sizin hayalanizdeki gibi bir yerdir. 
Ancak hayalleriniz kendi hayalleriniz mi? 
İnandıklarınız asıl hakikatler mi? 
Seçim ustası mısınız? 
Durum kurbanı mı?
Yoksa gönüllü cehaletin kurbanı mı?

Etrafta çok fazla stratejist, çok fazla astrolog, falcı, ileriye dönük varsayımlarda bulunan uzman tipler türedi. Bunların söylediklerinden biri yada ikisi kazara çıkacak olsa körü körüne her dediklerine inanacak, peşlerinden gidecek hale geldik.

Yapmayın bunu!

Bir kez daha açıklıyorum
Seçimlerinde özgür olan insan okuyan araştıran, tarafsız, tek bir kaynakla yetinmeyen, farklı görüşlere açık, açık fikirli, ölçüp biçip tartan, doğruların peşinde koşan, özgürlüğü uğruna dik durmayı başaran ve bunun için de anayasal hakkını, vatandaşlık hakkını, insanlık, birey olma haklarını sonuna dek savunan insandır.

Gönüllü cehalet ise araştırıp soruşturmadan, tek bir kaynaktan (medya, uzman, bilim adamı, şu bu) yada otoriteden gelen bilgiye körü körüne inanan, otoriteye itaati şart koşan, kendine yaratılan konfor alanına hapsolmuş şekilde bu konfor alanını korumak uğruna kendini ürkütecek yeni bilgilere kapayan, bu bilgilere kendisi de ulaşabilecek lükste iken ve her türlü imkan zaten varken salağa yatan, bu bilgileri paylaşmak isteyenlere düşman kesilen, konfor alanını korumak uğruna sahip olduğu yanlış bilgilerin savunucusu haline dönen insandır. 




Loop yani döngüden çıkabilmenin tek yolu birey olmaktır. Frekansınızı yükseltmektir. Silkinip (titreşip) kendine gelmektir.

3 senedir akılla bağdaşmayan bir şeyin peşinden körü körüne gidiyoruz. Başlarda seyirci kalmayı tercih ettim. Kendi frekansımı yüksek tutmak ve birey olma halini yitirmemek için. Ama gözlemlediğim kadarıyla en kişisel gelişimlerin dibine vurmuş meslektaşlarımdan tutun da en bilim adamı, mühendis, doktor dediğim insanlara kadar herkes bir akıl tutulmasının içine girmiş, gönüllü cehaleti oynuyor. Onlara sorsan araştırıp öyle karar vermişler. Neyi araştırdınız? diyorum. E hergün haberlerde söylüyorlar dinlemiyor musun? diyorlar. 

Haberleri, medyayı, ve şimdiye dek tek bir bilimsel başarısı olmayan ama bir anda yıldışlaşan, kanal kanal gezmekten doktorluk yapmaya ne zaman vakit bulabiliyorlar dediğiniz tipleri kendilerine hakikat kabul eden, ama işi gerçekten cerrahlık olan, virolog olan, nobel ödüllü gerçekleri söyleyen insanları ise tü kaka şarlatan ilan edip çarmıha geren bir toplum türedi.

Artık herkes seçimlerinde özgür değil dostlar. Seçimleriniz başkaları tarafından yapılıyor. Neden korkacağınız, neye sevineceğiniz önceden planlanmış durumda. 

Yaramaz çocuklar, Bob Ros'un aksine hadi bugün de şurdan salgın başlatalım, şurda çılgın yangınlar başlatalım, şurdaki yanardağı tekrar kudurtalım, aha burda bi manyak bi deprem yaratalım, şurda fırtına koparalım, burda kıtlık yaratalım, ekonominin a.n koyalım, şunları birbirine düşürüp savaş çıkaralım, verelim yukardan gazları kemtreyillerle insanlar kafayı yesin, siyanürü suya basalım, maskeyi taktıralım köleliğe alışsınlar, evlerine hapsedelim, sıvıları çakalım, yetmedi bi de çip takalım derken artık zıvanadan çıkmış durumdalar.

Ve enselerine şaplak yeme zamanı çoktan geldi de geçiyor bile.
   
Tanrı "beni güldürmek istiyorsanız plan yapmaya devam edin" demiş
Bu Tanrıcılığa soyunup deccal planları yapanlar, planlarının o kadar kusursuz olduğuna inanıyorlar ki, artık herşeyi alenen yapar hale geldiler. Sen ben buna dur demesek bile Tanrı'nın tokadı üzerlerine ağır inecek buna eminim.

Sizlere maske takmayın, sıvı olmayın, evlerinize kapanmayın demiycem. Ama süreci iyi okuyun. Şimdiye dek neler oldu. Neden  çok güvendiğiniz medyada tek bir karşıt fikre yer verilmedi. Neden yasal olmayan şeyler bizlere dayatıldı. Buna değdi mi? Akıl tutulması yaşanan şeyler sizleri hiç mi rahatsız etmedi? Konfor alanınız uğruna bunları görmezden mi geldiniz? Demokrasi varsa neden hiçbir şey masaya yatırılmadı. Neden karşıt fikirliler çarmıha gerildi, şarlatan ilan edildi, mesleklerinden men edildi, hatta yaşamlarına son verildi bunları bir araştırın. Neden senaryolar gittikçe ağırlaşıyor? Bizleri neye hazılıyorlar? Gerçekten istediğiniz böyle bir gelecek mi? Evlatlarınız için istediğiniz gelecek bu mu? Ve neden şimdi yine benzer ve daha ağır senaryolar tekrar uygulatılmaya çalışılıyor? ilkinde başarılı oldukları için mi? 

Neden korku pompalayanlar yalan yanlış bilgileri yaymakta özgür iken ve asıl komplocular onlar iken (zira kesin olmayan bilimsel ispatı olmayan bir gelecek için bizi hazırlıyorlar), doğruları söylemeye kalkanlar şarlatan ilan edilip, sansürlenip, google arama listelerinden bile çıkartılacak hale getirilip komplocu ilan ediliyor bunu bir düşünün.

Eğer siz bir adım geri atıp toplum bilncinin, algı operasyonlarının, medyanın, otoritenin, korku pompacılarının, deccal planların ve elalem ne der'in frekansından çıkmazsanız sadece kendinizi değil pek çok insanı da yakacaksınız. Çıkın ki siz de bu frekansa hizmet etme halinden özgürleşin. Çıkın ki sergilediğiniz duruş pek çok insana örnek teşkil etsin. İnsanlar sorgulamaya başlasın. hakikatlerin peşinden gider hale gelsin. 

Sevgi frekansına geçip orda sabit yayın yapan herkes insanlığı kurtarma lüksüne sahiptir. Tıpkı aşağıdaki video gibi. 




okumalık:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder