Daha önce "Ataç'ı Bozmak" yazımda ataç olma halini ve bundan özgürleşme yollarından bahsetmiştim.
Ataç'ın türlü hallerinden biri de potansiyele ataç olma halidir.
Eğer birlikte olduğunuz kişinin potansiyel varlığına ataç olduysanız ve bu kişi de bu ataç olduğunuz potansiyeli gerçek kılmaya pek de hevesli değilse, aslında gerçekte orada olmayan bir şeye ataç omuş, gerçek olmayan birini seviyorsunuz demektir. Kendi yarattığınız illuzyonda yaşıyorsunuzdur.
İnsanları olduğu gibi kabul etmek yerine, ufak bir kıpırtı dahi olsa görüp şahit olduğunuz yada kafanızda yarattığınız potansiyelini seviyor olmak, sevgi enerjisindeki al ver dengesini bozacaktır.
Potansiyeline ataç olduğunuz kişi, beklentilerinizi yerine getirmeyince de, derin üzüntüler, hayal kırıklıkları, gücenmişlik ve darılmışlık hislerine kapılacaksınız.
Örneğin, sürekli şiddet gören bir kadın, kocasının aslında ne kadar şevkatli ve sevecen olabildiğini bir şekilde deneyimlediyse, ondaki bu potansiyele ataç olup değişebileceğine kanalize olur. Bu beklenti içinde şiddet görmeye devam eder. Bu duruma katlanır. Kimse değişmez. Ne şiddet uygulayan, ne buna katlanıp ataç olan. Kadın yarattığı bu konfor alanıyla, karakoldan şikayetçi olmadan çıkıp yine şiddet uygulayan kocasının evine geri döner.
Yada çok işkolik, gözü işinden başka hiçbir şey görmeyen bir sevgiliniz var. Sürekli size daha sakin bir hayat istediğini söyleyip duruyor ama ne işinden ne de o koşuşturmacalı beta hayatından vazçemiyor. Siz ise onun bir şekilde sakinken nasıl hayat dolu, mutlu, neşeli olabildiğini deneyimlediniz. Bu bir potansiyeldir. Demek ki yapabiliyor olayıdır. Bu potansiyele ataç olup, onun bir gün herşeyi geride bırakıp öncelik sıralamasında size de sıra gelebileceğine inanıp, sabırla bu duruma katlanırsınız. Ama genellikle de hayal kırıklıkları ve üzüntü yaşarsınız. İlişki bu haliyle çok yürümez. Ayrıldığınızda o kaldığı yerden bildiği şekilde hayatına devam eder.
Aslında bahsi geçen insan hiçbir zaman sizin için orda olmamıştı. Bunu siz yaratmıştınız. Bu durumun sizde yarattığı yıkım aslında karşı taraf için de geçerli olacaktır. Aynı zamanda , o kişi de sizin zamanla tatmin olmadığınızı, hayal kırıklıkları yaşadığınızı, sizin de aslında gerçekte orada olmadığınızı, kendisini olduğu gibi kabul etmediğinizi, takdir görmediğini, gerçekten O'na aşık olmadığınızı anlamaya ve hissetmeye başladığında o da bir yıkım yaşayacaktır.
Bir gün sizin sevdiğiniz haliyle ortaya çıkma ihtimaline, potansiyeline ataç olarak o anı bekleyerek, sevdiğiniz kişinin gerçekte olduğu haline bir nevi katlanıyorsunuz.
Verdiğimiz bu örnekler kişiye mahsus olmalla beraber, aynısı durumlar ve olaylar için de geçerlidir. Yarattığınız frekanslarla üzerinize çektiğiniz olaylar ve durumlar aslında gerçek iken, siz arada bir değişken durumları görüp bunların olabileceği potansiyeline ataç olup beklenti içinde yaşar, ve kendi yarattığınızı illuzyonlara katlanırsınız.
Herkes kendi potansiyelini kendi zamanlamasına göre, kendi hedeflerine ve kendi kişisel gelişimine uygun bir şekilde ortaya çıkarmak ve keşfetmekle yükümlüdür.
Titreşip kendinize gelin. Hayat sizin hayatınız.
Not: makalelelerim bir bütünlük arzeder. Hepsi birbirini tamamlar ve birindeki sorunun çözümü diğer makalede mevcuttur.