22 Mart 2024 Cuma

Bitkisel Tedavi - Ökse Otu


Çok sevdiğim, hem dostum hem de meslektaşım olan İ* bir gün hiç inmeyen tansiyon problemi için aradı. Günlerdir inmeyince, doktorların yazdığı ilaçlar da fayda etmeyince fikrimi sormak istemiş.

Hemen aktardan ökse otu alıp aynı civan perçeminde olduğu gibi demleyerek günde 3 kez çayını içmeye başladı. İkinci gün olmadan tansiyonu normale dönmüştü.

Tansiyon haplarının bedeni ilaca bağımlı hale getirmesi bir yana, pek çok yan etkileri bulunmaktadır. Herhangi bir ilacı içmeden önce prospektüsünden yan etkilerini okusanız eminim ki kullanmak için 3-5 kez düşünürsünüz. Ama doktorlar bu konuda çok pişkin. Herhangi bir yan etkiye karşı başka bir ilaç yazmaktan çekinmiyorlar (utanmıyorlar demeye ben utandım). Midene mi dokundu, bir tane de mide hapı yazalım; uykunu mu etkiledi, uyku hapı; kabız mı yaptı ishal yapıcı vs vs...

Neyse, gelelim Ökse Otu'na..

Yapraklı ağaçların ve çam ağaçlarının üzerinde top top çalı gibi durur. Kuşlar gagalarını bu bitkinin dallarına sürterek keskinleştirir.  Aynı kuşlar tohumlarını yerler ve sindiremediklerini dışkı yolu ile toprağa bırakırlar ve bu şekilde bitki üremeye başlar. Yoksa tohum dikerek yetişen bir bitki değildir. 

Eskiden büyü işlerinde bile kullanılan bu bitkinin şifa gücü çok yüksektir. Ortaçağ zamanlarında kutsal bitki olarak kabul edilmiştir. Eski şifa hekimlerinin sara tedavisinde, kronik kramp ve isteriye karşı kullanmış oldukları bilinmektedir.

Ekim-Aralık arası ve Mart-Nisan aylarında toplanan sap ve yaprakları şifalıdır. Diğer zamanlarda toplananların şifa gücü kuvvetli değildir. En çok meşe ve kavak ağaçları üzerinde var olanlar şifalıdır. Çam ve narenciyedekiler de şifalıdır. Meyveleri ise zehirlidir. Uzak durmak gerekir. 

Ökse otu salgı bezlerine son derece faydalıdır. Bu sayede metabolizmayı dengeye sokar. Pankreastaki insülin direncini de dengelediği için düzenli kullanımda şeker hastalığına tamamen veda edebilirsiniz. Hormonal dengeyi de sağlar.

Damar açıcı özelliğinden dolayı damar sertliklerini tedavi eder. İnme vb durumları önler. Eğer inme, felç gibi duruma yakalanan varsa; 6 hafta boyunca günde 3 fincan, 3 hafta boyunca da günde 2 fincan ve 2 hafta boyunca günde 1 fincan içerek; ilk fincanın yarısını kahvaltıdan önce, kalan yarısını kahvaltıdan sonra; ikinci fincanın yarısını öğle yemeğinden önce ve sonra; aynı şekilde üçüncü fincanın yarısını da akşam yemeğinden önce ve sonra içerek kullanmalıdır.

Aynı zamanda kanı dindirme özelliği vardır.  Burna çekildiğinde burun kanamasını durdurur (çayın soğumuş hali yada suyu). Sıcak çayını içmek de bağırsak kanamalarına ve akciğer kanamalarına iyi gelir. 

En şifalı olduğu yer kalp ve dolaşım hastalıklarıdır. Tüm bedende metabolik faaliyetleri ve kan akışını dengeye soktuğundan yüksek tansiyonu normal seviyeye indirir, düşük tansiyonu yükseltir. Kan basıncından kaynaklı, başa kan hücüm etmesi, baş ağrıları, kulak çınlaması, ritm bozukluğu, bitkinlik, tansiyona dayalı görme bozuklukları, baş dönmesi gibi haller iyileşir. 

İyi dahi olsanız senede bir kez 6 haftalık bir kür uygulamanızda fayda vardır.

Yine kadın hastalıklarında, adet düzensizliğini, menapoz şikayetlerini, ateş basmasını, çarpıntıları, kaygı ve endişeyi, lohusa kanamalarını, kısırlığı iyileştirir.

İngilterede yapılan bir araştırmada 50 yaş üzeri kadınlarda düzenli ve dozu yüksek tansiyon hapı kullanımlarının göğüs kanserine yol açtığı görülmüştür. Tamamen iyileşebilecek tansiyon dene zımbırtı, hayat boyu kullanmanız istenen  ilaçlara bağımlı hale getirilerek tedavi edilmeye çalışılıyor (kaldı ki hiç iyileşmeyen şeye tedavi denemez).

Çayın hazırlanışı civan perçemi le aynıdır.

Suyu: yaprakları ve sapları yıkanarak ıslakken havanda ezilerek çıkarılır. Hazırlanan su kalvaltıdan önce 25 damla, yatmadan önce 25 damla suya karıştırılarak içilir (kadın hastalıkları ve kısırlık için).

21 Mart 2024 Perşembe

Bitkisel Tedavi - Civan Perçemi




Kadınların "neden daha önce bundan haberim olmadı" diyeceği mucizevi bitki.

Genç kızların düzensiz adet sıkıntılarından, yaşını almış olgun kadınların menapoz sorunlarına kadar pek çok kadın hastalıklarının mucizevi ilacıdır civan perçemi.

Daha çok doğada kendi başına yetişen civan perçemi yol kenarlarında, çayırlarda, tahıl tarlalarında karşınıza çıkar. Beyazdan pembeye çalan çiçekleri ile keskin ve güzel bir kokusu vardır. Güneşin sıcak olduğu zamanlarda toplanması üzerine topladığı faydalı ışınlar açısından önemlidir.

İbn-i Sina'dan şifacı Maria Treben'e kadar pek çok şifacı rahim kanseri de dahil olmak üzere pek çok kadın hastalığını bu bitkiyi kullanarak iyileştirmiştir.

  • Yumurtalık iltihabı,
  • rahim kanseri
  • akciğer kanseri,
  • mide kanaması, hazımsızlık,
  • kanamalı hemeroid,
  • romatizma,
  • soğuk algınlığı,
  • mide, bağırsak iltihapları,
  • karaciğer rahatsızlıkları,
  • dolaşım sistemi bozukluğu,
  • damar spazmları,
  • çocuklarda yatak ıslatma,
  • rahim düşüklüğü, sarkması,
  • miyomlar,
  • adet bozuklukları,
  • menapoz,
  • kol ve bacaklardaki sinir iltihabı,
  • şiddetli sancı, bulantı, baş dönmesi
  • gözlerde akıntı, burun kanamaları,
  • migren
özellikle iyileşen sorunlardandır.

Civan perçeminin kanı temizleme özelliği vardır. Bu yüzden de herhangi bir hastalığı yok edebilme gücü bulunur. Kanı yenilenerken kemik iliğini güçlendirir ki bu da vücudun savunma mekanizmasını aktive eder.

Vücuttaki iltihap ve enfeksiyonları doğrudan iyileştirme gücüne sahip olduğu için her türlü hastalığı iyileştirebileceğini söyleyebiliriz.

Kullanımı:

Kullanımı, merhemini yapmak, banyosu ve çayını içmek yoluyla uygulanır.

Örneğin yumurtalık iltihabında, yatak ıslatmalarda, beyaz akıntılarda, miyomlarda çayın yanısıra banyosunu da yapmak; rahim kanseri de dahi olmak üzere tüm iltihabi ve enfeksiyonlu durumlarda çayını içmek, hemeroid durumlarında kremini sürmek çok faydalıdır.

Uygulanışı:

Çayı: önceden kaynamış olan bir cezve suya (büyük bir kupa bardak kadar) 1 tatlı kaşığı civan perçemi koyup kısık ateşte 7-8 dakika demliyorsunuz. Süzüp sıcak sıcak ve yudum yudum içiyorsunuz. Hastalığınız ciddi boyutta ise günde 3 kez içmenizde fayda vardır.

Aktardan kurutulmuş demet olarak alırsanız, blenderdan toz haline getirip kavanozlarda saklayabilirsiniz. Bu sayede 1 tatlı kaşığı hesabı daha kolay olacaktır.

Krem: 90 gram kadar zeytinyağın içinde 15 gram kadar taze toplanmış yada toz haline getirilmiş civan perçemi çok az bir süre kavrularak soğutulur. Ertesi gün tekrar ısıtılarak ve süzülerek (tülbent vb) kavanozda ve buzdolabında saklanır.

Banyosu: 100 gr civan perçemi geceden soğuk suda bekletilir. Ertesi gün kaynayıncaya kadar ısıtılır ve banyo suyuna ilave edilerek dökünme süretiyle banyo yapılır.

(Kendi danışanlarım üzerinde de başarı kaydettiğimiz için özel bir bitkidir kendisi. Paylaşımlarımda başarısı bizzat başarı hikayesi haline gelmiş olan bitkilere öncelik vereceğim)

9 Kasım 2022 Çarşamba

Hayvan gibi yiyiyoruz





Elbetteki hayvanlara hakaret olur. Zira onlar sadece hayatta kalma amaçlı beslenirler. Keyiflerine göre yemezler, avlanmazlar ve avlarını da ona göre seçerler, zayıf ve bir ayağı çukurda olanları... Evcil hayvanları da kendimize çevirdiğimiz doğrudur. Onlar doymak bilmeden abur cubura alışmışlardır. Her an yemeğe hazırdır.

Çok ciddi bir iddiada bulunmak üzereyim:

Tüm hastalıklarımızın asıl nedeni çok yemek yiyiyor olmamız.

Aşırı yemek yediğimiz zaman sindirim için daha çok enzime ihtiyaç duyan mide çok yorgun düşer. Normalde bir mide max 250 gr yenilen yemeği ilk 3-4 saat içinde anca hazmeder. Bu miktardaki yemeğin hazmı kalbi de yormaz, kolaylıkla işini yapar. Bunun 2-3 katı miktar alındığında yemek ancak kısmen hazmedilir ve fazlalıkların bir kısmının depolanması ve  kalanının atılması için kalp 4-5 kat ekstra çaba harcar. Bu esnada kalbin yanısıra sindirimden sorumlu tüm organlar yorulur.

Batı özentisi kahveyle başlanan gün, serpme kahvaltılar, ağır öğle yemeği, arada içilen çaylar, neskafeler, türk kahveleri, kolalar, fantalar, yenen börekler, çörekler, kukiler, tatlılar, çiyzkekler, bravniler, donatılan akşam yemekleri (2-3 çeşit yemek, salata, cacık, hoşaf vb), üstüne yenen kavun-karpuz, bastırsın diye içilen çay, yanında yenen kuruyemişler, tv karşısında yenen çips mips zımbırtılar.. alkolleri mezeleri saymıyorum bile.. eminim atladığım da bir dolu şey var.. çöplük olduğunuzun ne zaman farkına varacaksınız? 

Gençken sorun yok gibidir. Güçlü ve kanı bitli vücut, hazım ve fazlalıkları dışarı atmada çok zorlanmaz. Ancak aşırı yemek bir alışkanlık haline gelirse o zaman genç menç dinlemez. Daha az atılan ve daha fazla depolanan fazlalıklar, yani atıklar kanla beraber vücutta dolaşmaya başlar. Kan gittikçe ağırlaşır. Damarlarda biriken atıklar damarları tıkamaya başlar. Damarlar ne kadar tıkalı olursa, kan akışı da o kadar az olacağı için, hücreler de yeterince beslenememeye başlar.

Besinsiz kalan organlar “biz açız” diye bağırmaya başlar. Beyin de bu slogana karşı iştahı açar ve insan evladı da daha çok yemeye başlar. Yedikçe tıkanıklıklar artar. Tıkanıklık artıkça açlık da artar. Bu bir döngüye dönüşür. Akabinde konsantrasyon sorunları, hafıza problemleri, düşünme, anlama ve idrakta zorluk ve tabiki de hastalıklar ortaya çıkmaya başlar.

Bazıları bunun bedelini şişmanlık ve pek çok hastalıkla öder.

Kimisi de “ben ne kadar çok yersem yiyeyim kilo milo almıyorum” diye kendini matah birşey sanar ve şişmanlara göre avantajlı durumda olduğunu düşünür. Durum öyle değildir. Şişmanlarda fazlalıklar, toksinler, katkı maddeleri, ilaçlar vb yağ olarak depolanarak organları bir nebze de olsa koruma gerçekleşir. Zayıflarda ise kana karışan tüm toksinler depolanma lüksü olmadan bütün vücudu dolaşır. Beden bunları atmak için savunma mekanizması olarak bu sefer terleme, kusma, ateşlenme, öksürük, boğaz enfeksiyonu, nezle, ishal gibi yollara başvurur. Bu ağır işlemler organları yıpratarak ağrılar, sivilce, enfeksiyon, tümör, kist  genetik mutasyonlara neden olan hastalıklar üretir. Genellikle sık hastalanan, zayıf ve asabi tiplere dönüşürler.

Hastalığa neden olan en önemli şeylerden biri bir hazmın gerçekleşmesini beklemeden defalarca üst üste yemek yenmesidir.

Bahsettiğimiz ilk hazmın gerçekleşmesi için 3-4 saat gerekir. Bu esnada yenilen herhangi bir besin hazmı baltalar ve ek yük olarak sil baştan bedene iş yaratır. Yemeğin ağırlığına göre 250gr’dan fazla yenmişse bu hazım süresi 6 saate kadar uzar. Hazmolma süreci baltalandığında fazlalıklar bu sefer çürümeye ve mayalanmaya yol açar. Bağırsaktaki mayalanma bu şekilde başlar.

Günde 2 defa yemek insan için yeterlidir.

Birbirine ters olan yemekleri karıştırmak midenin de aklını karıştırır. Zira mide vücudun matematik profesörüdür. Bedene besin girdği zaman ona ne kadar asit ve mesai harcayacağını hesaplar. Bu yüzden proteinle karbonhidratları karıştırmamak güzel bir örnektir. Aynı şekilde süt ve balık, birbirinden farklı et türleri (tavukla kırmızı et, yada iki farklı cinsin eti, koyunla dana gibi), birbirinden farklı yağ türleri gibi. Burda dikkat edilmesi gereken nokta bunları parçalayabilmek için ihtiyaç duyulan enzimlerin de birbirine zıt olmasıdır. Bu yüzden enzim karmaşası oluşur. Enzimler birbirini yok eder, yada üretilemez, yenen yemek de hazmolmayıp çürüme bölgesine gider. Bu nihai bölge bağırsaklardır. Vücüdün tüm pis işini ona kaktırırlar.

Çürüme ve mayalanma sonucu oluşan toksik, zehirli ve asitli oluşum bağırsakları yavaşlatarak genişlemesine ve bağırsak duvarlarında yıllarca atılmadan durabilecek dışkısal atıklar oluşturur. Yanlış beslenmede ısrar sonucu bağırsak gitgide ağırlaşır ve kabızlık ilk işaretlerden biridir. Kanalizasyon borularından daha vahim hale dönen bağırsak duvarları tüm zehirli, yağlı, asidik atıklar, toksinler, mantarlar, istenmeyen ne varsa onlarla kaplanır. Bağırsaklarda devamlı gaz oluşur. Devamlı halsizlik, bitkinlik, yorgunluk, uyku hali, çok uyuma, yaşama isteğinin ve hayattan tatmin olma halinin azalması bu nedendendir.

Atıklar en nihayetinde bağırsaklardan göç ederek bütün organlara ve hücrelere yayılmacı politika izler. Buna metastaz diyoruz. Bunun sonucu belli başlı organlar hasta olmaya başlar. Lakin asıl kaynağın bağırsaktan olduğunu idrak edemeyen tıp, organlara odaklanır ve gereksiz gördüklerini hemen ameliyatla alma yoluna gider.

Damarları tıkayan bu göçseverler, organlarda, eklemlerde, kemiklerde toplanır. Eklem ağrıları, kemik erimesi vb problemlerin en büyük sebebi burda yatar. Tabi tıkanan damarlar yüzünden organlar yine “açız” diye bağırır.

Yeme içme sıralaması

  •         Proteinler midede hazmı en uzun olandır
  •         Tatlılar ve meyveler bağırsağa en hızlı geçer
  •         Su ise midede vücut ısısına ulaşır ulaşmaz bağırsağa geçer

Bu yüzden sıralama önce su, sonra tatlı yada meyve (birlikte asla değil), en son salata ve yemek. Yani hazmı en zor olan her zaman en sona saklanır.

Bu yüzden uzak doğuda hafif ve sulu olan, ağır ve kuru olandan her zaman önce yenir. Bizde de önden çorba içilmesi buna uygundur ama bu neredeyse unutulmaya yüz tutmaya başlandı, özelikle de fastfoodçu yeni nesil tarafından.

Yemekten sonra su içince, su bağırsağa ulaşamayacağı için midenin genişlemesine neden olur. Mide asidi sulanacağı için verimli iş göremez. Hazım uzar. Yemek esnasında su içince de çiğneme gerçekleşemez. Besinleri gerektiği kadar çiğnememek mide, bağırsak ve dalağa zarar verir. Ve tabi mide asidini de yine sulandırmış olur.

Suyu yemekten 1-2 saat sonra içmek gerekir. Bu esnada mideye hazmı için vakit tanınmış olur.

Özellikle sabeze ve meyveleri çiğ yemenin mantığı, bunların güneşten aldıkları D vitaminidir. Çiğ yenen besinler daha çok vitamin ve enerji doludur ve hazmı kolaydır. Pişince güneşten aldığı enerji ve kendi vitaminleri buhar olup gider. Kendi suyunu kaybeden sebzenin hacmi azalır, zaten bunu pişerken gözle görürsünüz, içerdiği minerallerin ise oranı artar. Bu da vücutta yine kalıntılara neden olur. Kalıntılar da damar sertleşmesine, kas ve organlarda sıkıntıya yol açar.

Yemek piştikten hemen sonra ılımaya bırakılarak yenmelidir. Beklemiş yemekte mikroplar oluşur ve yemeğin yapısını değiştirir. Tekrar ısıtılan her yemekte yeni kimyasal bağlar oluşur ve aslında özü de tadı da değişir. Pek çok Türk erkeğinin aynı yemeği ertesi gün yememekteki ısrarı aslında doğrudur. Yemekler günlük ve yiyebileceğiniz miktarda hemen tüketilmek üzere yapılmalıdır, dolapta stoklanıp günlerce yeme amaçlı değil.

Peki az önce çiğnemekten bahsettik.

Çiğnemek

Lamaların aksine ağızdaki tükürük son deerce elzem rol oynar. Hazım tükürükle başlar. Çünkü tükürükler bol enzim içerir ve bu enzimler karbonhidrat, protein ve asitlerin parçalanmasını sağlar. Tükürük aynı zamanda besin ağza girdiğinde besin hakkında bilgi toplar ve kimyasal yapısını beyne yollar. Beyin de gerekli analizi yaparak hazım için gerekli programı yaratır. Mide de ne kadar asit salgılayacağını bu bilgi doğrultusunda hesaplar. Besin çiğnenmeden yada az çiğnenerek mideye gönderilirse mide bu kütlesel parçaları hazmedemez ve yine çürüme meydana gelir.  Ordan yine bağırsak duvarlarına yapışır ve kanalizasyona dönme süreci başlar.

Bağırsaktaki kanalizasyonlaşma kandaki akyuvar miktarını artırır. Bağışıklık sisteminin aklı karışır ve bu duruma karşı koruma programı geliştirir. Ateş yükseltir, kalp atışı yükselir, dolaşım hızlanır, ısınan kanda dokuları temizlemekle görevli mikroplar artar, bunların amacı zehri ve toksinleri eritmektir, eriyen bu zararlı atıklardan bademcikler şişerek ve iltihaplanarak, öksürük, nezle, terleme, alerji ve sivilcelerle kurtulmaya çalışır. Hemen geçirmeye çalıştığımız bu belirtiler aslında vücudun sağlıklı savunma mekanizmasıdır.  Ama hemen ateşi düşürmeye, bademcikleri aldırmaya, antibiyotik kullanmaya can atarız.

Taze sebze ve meyvelerin lifleri, çekirdekleri ve kabukları bağırsaktaki yararlı mikropların miktarını artırır.

Bu yüzden besinleri 15-20 kez çiğnemeli ve un ufak edip öyle yutmalıyız. Bu sayede:

  • ·        Daha kolay hazım
  • ·        Yemekten maksimum fayda (enerji. Vitamin)
  • ·        Sindirim organlarının işini kolaylaştırma
  • ·        Çok daha az insülin
  • ·        Diyabet, kanser vb karşı koruma
  • ·        Bağımlılıklardan kurtulma
  • ·        Zayıflama yada formu koruma gerçekleşir.

Hazım

Ilk hazım mideden bağırsağa geçerek tamamlanır. Besinler emilir.

İkinci hazım karaciğerde devam eder. Vücut bağırsaklardaki atıkları parçalayarak geri dönüşüm mantığı ile vücut için faydalı hale getirmek için onlardan vitamin, şeker, yağ, ve protein üretir. Toksik maddeleri ise bir  an önce dışarı atmaya çalışır.

Antibiyotik kullandığınızda, vücuttaki mikroplarla birlikte bağırsaklardaki doğal faydalı mikroplar da öldürülür. Bunlardan boşalan yeri fungus, kandida, mantar vb zararlı mikroplar alır.

Atıklar ve toksinler çoğaldıkça karaciğerin kanı zehirden arındırması zorlaşır. Vücudu korumak adına karaciğer kendini feda ederek bunları kendi üzerinde depolar ve bir süre sonra yağlanarak, büyümeye başlayarak hasta olur. Kanı da artık yeteri kadar temizleyemez. Kolesterol yükselir. Ağırlaşan ve yavaşlayan kanı hızlandırmak ve atıkları atmak için kalp daha çok çalışır ve tansiyon yükselir.

Tansiyon ilacı aldığınızda damarlar zorla genişler, dolaşım yavaşlar, pis ve ağır kan damar duvarlarında birikmeye başlar, kılcal damarları tıkar. Hücrelere yeteri kadar besin gitmemeye başlar. Atıklar bu sefer hücrelerde birikmeye başlar. Yine besinsiz kalan hücreler ve organlar “açız” diye bağırır.

Ve döngü devam eder.  

Döngüden kurtulmanın en temel yolu hazım süreçlerine uymak, az yemek, kan grubuna göre beslenmek ve aralıklı oruçlar tutmaktır.


30 Ağustos 2022 Salı

Hizaya Girin

 



Bir kitaplık düşünün. 3-5, hatta 10 raftan oluşsun. Bu önden baktığınızda gördüğünüz gerçektir. Şimdi bir de tam kuş bakışı üstten baktığınızı düşünün. Sadece tek bir raf görürsünüz. Alttaki rafların, görünmeseler de orada olduğunu bilirsiniz.

Evren de, gelmişimiz de, geçmişimiz de aynı bu raflar gibi eşzamanlı ve katman katman sıralanmaktadır. Herşey aslında ŞİMDİ’de var olmaktadır.

Rafların “hizaya girmiş” hali “BİR” olma halidir.

Kendinizi evrenin akışına teslim ettiğinizde, evrenle işbirliğine girerek dizginlenemez bir mutluluğa adım atmış olursunuz. Evrenle hizalandığınızda ömür boyu süren bir ortaklık kurmuş olursunuz ve limitsiz potansiyelinizi keşfetmeye başlarsınız.

Iyileşmek istiyorsanız Allah sizi şifalandırmak için daha fazlasını yapamaz. Bu zaten çoktan gerçekleşmiştir. Bilmeniz gereken bunun gerçekleşmiş olduğu rafın tam altınızda mevcut olduğu gerçeğidir.

Ingilizce’de “already done”, Çince’de “hao la”, Türkçe’de “çoktan oldu” anlamına gelen şey tam da hizalanmaktan ibarettir. Zira sizin çoktan olan başka bir gerçekliğiniz altınızda yatan raflarda eşzamanlı olarak mevcuttur.

Bu hizalanmaya pek çoğumuz paralel evren diyebilir.

Stratejik(adventure) bir bilgisayar oyunu oynadığınızı düşünün. Bir noktaya geldiğinizde bir seçim yapmanız gerekir. Yaptığınız seçime göre yola devam edersiniz. Ama başka seçimler, başka yollar da vardır. Bilgisayardaki şansınız “undo” yaparak geri dönüp yada defalarca baştan başlayıp başka yolları da deneyimleyebilmektir. Gerçek hayatta ise size “undo” şansı sunulmaz.

Peki ya “undo” şansımız olsaydı. Seçimlerimiz yüzünden başımıza gelen hastalıklar olmadığı için sağlıklı olabilir, doğru yatırımı yapıp zengin olabilir, doğru insanları seçip mutlu olabilirdik. Daha binlerce örnek sıralanabilir.

Peki şimdi biliyoruz ki yanlış bir seçim yapıp (yanlış beslenip, olmayıp şeyleri kafaya takıp, vs) kendimizi hasta ettik. Ama raflardan birinde doğru seçimleri yapan bir ben var ve o gayet sağlıklı. Her ikisi de eş zamanlı olarak gerçek ve ŞİMDİ’de.

İyi olduğunuz, mutlu olduğunuz, zengin olduğunuz halinizi o raftan alıp (copy), bu rafa koyabilmeyi (paste) ister miydiniz?

Daha önceki ilk yazılarımda Çin’e gitmeme vesile olan videoyu paylaşmıştım. Orada ultrasona bağlı bir kadın, eşzamanlı ikiye bölünmüş bir monitörde, bir yerde kadının 7 santimlik tümörünün screenshot’ı, diğer yerde gerçek zamanlı  görüntüsü, ve kadının üzerinde bir şeyler yapan 3 usta. Bu adamların enerji verirken sürekli tekrar ettikleri “hua san” (bunu bende dahil çoğumuz “vassa” olarak tanımlasa da gerçeği bu) diye bir kelime var. Bu az önce bahsettiğim “already done” ve “hao la” ile aynı anlama gelen bir kelime.

Video: https://youtu.be/iUlxXq6kRug

Bu adamlar gerçekte ne yapıyor?

Kadının 7 santimlik tümörü olduğu bir raf var. Ama tümörün olmadığı ve kadının gayet sağlıklı olduğu başka bir raf da mevcut. Hadi buna paralel evren diyelim. Yada “interstellar” a bağlayalım. Adamlar imgeleme gücü ile kadının sağlıklı olduğu (tümörün olmadığı) paralel evrene gidip, o anı görselleyip ("copy" edip), bu evrene gelip o hali bu evrene “paste” ediyorlar. Yapıştıııır! Kadının tümörü 3 dakkadan az bir sürede yok oluyor.

Buna anne gücü de diyebiliriz. Yaralandığımız yada çocuk dilinde “uf” olduğumuz zaman annemiz gelip acıyan yere elini koyar, süpürme hareketi gibi birşey yapar  ve “geçti geçti” derdi. Ve her ne hikmetse geçerdi acımız, ağrımız.

Hayatımızda olmasını dilediğimiz her şey ama her şey ucu açık temennilerden ibaret. Hele de bizim Türkçemiz tüm diller arasında en berbat temenni dili. Zira olumluyu kendimize çekmek için bile olumsuzu telaffuz ediyoruz.  Ne istediğimizi değil, ne istemediğimizi çok iyi biliyoruz.

Türkçede OlumlaMA

https://blog.ersin.net/2014/05/turkcede-olumlama_1.html 

“Artık hasta olmak istemiyorum”, “hadi kazasız belasız git”, “dertsiz tasasız bir hayat”, “bizi hastalıktan, kazadan beladan, şundan bundan koru Allah’ım”, “mükemmel yerine kusursuz”, “tam yerine eksiksiz”, “cesur yerine korkusuz” ve daha nice örneklerle bu işi ne kadar yanlış yaptığımızı görebilirsiniz. Yani dileklerimiz ucu açık bir temennidir diyoruz ya, biz temenni bile edemiyoruz ki ucu açık olsun!.

Raflarda neler olduğunu imgeleyebilseniz, gerçekleştiremeyeceğiniz hayaliniz olamaz.

Şifa verirken de, elinizi şifa gereken yere koyup enerji göndermeye başladığınızda, o bölgenin çoktan iyileşmiş olduğunu doğrular ve şifa çoktan gerçekleştiği için teşekkürlerinizi sunar, topu evrene atarsınız. Zira siz sadece aracı olabilirsiniz. Evren eğer şifa o kişinin en yüksek hayrına ise doğru raftan gerekeni alıp oraya “paste” eder. Bu tamamen ona kalmış. Buna vakıf olmayan şifacılar kendi enerjilerini heba ederek yorgun düşerler ve kendilerine hayrı olmaz hale gelirler.

Bizim şükür dualarımız da tam da bu işe yarar. Bir şeyin çoktan olmuş halini en saf ve en içten hislerinizle imgeler ve bu çoktan gerçekleştiği için sürekli şükretmeye başlarsanız evrene bunu gerçek kılmak düşer. Saflığın ve içtenliğin olmadığı durumlarda bu gerçekleşemez, zira arkasında yatan negatif ve bastırılmış duygular buna blokaj yaratır. Bu yüzden de nötr olmayı ve akışa bırakarak evrenle hizaya girmeyi başarmanız gerekir.

Seçim Ustası mı, Durum Kurbanı mı?

https://blog.ersin.net/2014/05/secim-ustas-m-durum-kurban-m_1.html

NÖTR OLMAK - HİÇLİĞİN BİRLİĞİ

https://blog.ersin.net/2015/06/notr-olmak-hicligin-birligi.html

Hatırlayalım: 

Bir şeye karşı nötr olursan, yani ona olan arzularından kaynaklanan kaybetme korkusuna sahip olmazsan... Yani ona sahip “olmak” ya da “olmamak” halinin seni farklı biri yapmadığını bilirsen...

O zaman o şeyi "seçme" kudretine sahip olursun. Çünkü içindeki pozitif (istek, arzu, dilek) ve negatif (kaybetme korkusu, kaygı) güçlerin karmaşası arasında kontrolünü kaybetmemiş olursun. Güç tamamen sana geçmiş olur.

Bu da seni “seçim ustası” yapar.

O zaman bulunduğunuz rafın altında sizin farklı versiyonlarınız olduğunu bilin ve enerjinizin sadece bu versiyonla kısıtlı olmadığını idrak edin. Evrenin bir yerinde hayalini kurduğunuz daha iyi bir versiyonunuz her zaman mevcut.

İçinde bulunduğumuz dünyanın şu anki deccal planlarla dolu hali unutmayın ki raflardan birini işgal ediyor. Yalanlarla, virüslerle, savaşlarla, kıtlıkla, yangınla, depremle, sel ve diğer felaketlerle, ekonomiyle, zamlarla, cinsiyetsiz toplum yaratma gayretiyle, gençliği dejenere etmekle, mülkiyetsiz yaşamla, büyük sıfırlama, tek dünya devtletine geçiş ve daha nice planlarla rafta artık adım atacak yer kalmadı.

Hep birlikte sevginin, adaletin, hakkaniyetin, hoşgörünün, şevkatin, merhametin, doğruluk ve dürüstlüğün hakim olduğu o rafı çağırmamızın vakti gelmedi mi?

14 Ağustos 2022 Pazar

Kan Grubuna Göre Beslenerek İyileşme

Kan grubu onbinlerce yıllık bir geçmişe sahip olan bilimdir. Hepimizin ayrı kan gruplarına sahip olması ise bizleri yaradılış itibariyle eşsiz kılar. Bu yüzden hepimizin aynı tip beslenmesi söz konusu olamaz.

Hatırlayalım: kırmızı kan hücreleri tüm hücrelere besin ve oksijen taşır. Beyaz kan hücreleri ise savunma mekanizmasıdır. Kan vücudumuzun hayatta kalma ve gelişimini sağlayan en önemli faktördür. Bağışıklık ve sindirim sistemi onun sayesinde çalışır. 

Kan grubunuz sadece acil durumda birine kan vermek için belirlenmiş birşey değildir. Bu dar bakış açısından kurtulup, kan grubunuza göre hayatını şekillendirdiğinizde ise sizi çok sağlıklı ve mutlu bir hayat karşılar. 

Kan krupları asırlar boyunca türlerin bedensel ve psikolojik gelişimi, çevre ve hava faktörleri, göçler, adaptasyon vb koşullar derken zamanla evrimleşmiştir.

Kan hayat demektir. Bütün medeniyetler kan bağı ile kurulmuştur. Soy ağacımız kan bağımıza göre belirlenir. Kan simyasaldır, mistiktir. Kan kardeşi olmak diye birşey vardır. Kurban kan akıtmaktır.  

0 Grubu

Tüm insanlık tarihi 500.000 yıl önce başlar. Besin zincrinin en üstüne çıkan ve dünyanın en tehlikeli avcısı rolüne bürünen 0 grubu ise MÖ 40000 civarında başlar. Bu grup "avcı" gruptur. Avlanarak hayatta kalır. Dolayısıyla et yer. Kuvvetli bir sindirim sistemine sahiptir.Bağışıklık ve sindirim sisteminin güçlü olmasının nedeni varoluştan itibaren ilk besin kaynaklarına adapte olmalarıdır. Güçlü ve fazla salgılanan mide asitleri sayesinde eti rahat öğütürler. Av peşinde koşarak göç eden ilk insanlar zamanla avlayacak hayvan bulamayınca kıtlık yaşamamak adına farklı beslenme türlerini araştırmaya başladı. Bulundukları coğrafyada neler yapabileceklerini araştırmaya, yeni coğrafyalar keşfetmeye ve sosyolojik ilişkiler kurmaya başladılar. Bir arada kırsal alanda yaşamak sosyal yönden onları geliştirse de yeni hastalıkların oluşumuna neden olmaya başladı.

A Grubu

Avcı toplayıcı formundan yerleşik çiftçi moduna geçiş.

Enfeksiyonlar ve bakterilerle savaşan 0 grubunun evrimleşmesiyle ve yerleşik hayatlara geçilmesiyle MÖ 25000 - MÖ 15000 tarihleri arasında A grubu ortaya çıktı. 

Farklı bir bağışıklık sistemi geliştiren A grubu tarımla tanıştı ve insan vücudu için tahıl ve bitkilerden sağlayacağı proteini buldu. Nehirler, göller, denizler derken balık ve su ürünleri hayatlarına girdi. 

A grubuna "çiftçi" diyebiliriz.

B Grubu

Göçler ve ırkların karışımı.

MÖ 15000 - MÖ 10000 tarihleri arasında ortaya çıkmıştır. Avcıdan çiftçiye geçiş epey bir süre devam etmiştir. Bu geçiş esnasında bir denge kurulması gerekmiş ve göçler esanasında da bulunulan yere adaptasyon sağlamanın sonucu B grubu ortaya çıkmıştır.

B grubuna "denge" diyebiliriz.

B grubu, A ve O grubunun farklı bağışıklık ve sindirim özelliklerini bir arada bulundurur, bu yüzden daha dengeli ve uyumludur.

AB Grubu

Modern çağda birbiriyle alakası olmayan grupların kaynaşması.

MÖ 10000'den bu yana varlığını sürdüren hala da nadir bulunan yeni gelişmiş bir gruptur. Henüz hala nasıl bir evrimleşmeden geçtiği tam olarak çözülmüş değildir.

Bu gruba "modern" diyebiliriz.

A ve B gruplarının güçlü ve zayıf yönlerinin bir arada bulunduğu, diğer gruplara göre daha enteresan gelişmiş bir sindirim ve bağışıklık sisteminin olduğu saptanmıştır. İyi yanı sindirim ve bağışıklık için pek çok engeli aşmış olmasıdır. Kötü olan ise, hem A hem de B grubunun en hassas ve zayıf yönlerini almış olmasıdır.

Kan Bilimi

Kan grubu ait olduğunuzdan ırktan daha eski ve etnik kökeninizden daha belirleyicidir. Uzun zamana yayılan evirmsel bir süreç geçirmiştir. Hala da önümüzdeki onbin yıl içinde yeni bir kan grubunun ortaya çıkması olasıdır.

Her grubu başta antikpor üretimini sağlayan antijenler olmak üzere kendi biyomedikal özelliklerine göre yer alır. Her grubun kendi özel antijeni vardır.

O kan gurubunda antijen yok
A grubundaki antijen A
B grubundaki antijen B
AB grubunundaki antijen hem A hem B

Fukoz denilen şeker ilk 0 grubunda şekillenir.

A grubunda fukozdan ayrı olarak bir de N-asetil-galaktozamin denilen şeker vardır.

B grubunda bir fukoz ve bir D-galaktozamin vardır.

AB grubunda ise hepsi birden vardır. Bu sayede diğer kan gruplarına ayrı ayrı uyumlu olabilmesini sağlar.

Kan grubunun beslenmeye alakası ne?

Yediğimiz herşey kanımızla reaksiyona girer. Buna neden olan "lektin" denilen bir faktör vardır. Protein içeren besinlerde boldur. Eğer kan grubumuzda mevcut olan antijenle uyuşmayan bir protein yersek bu sefer lektinler organlarımızı hedef alır, ve o bölgedeki kan hücrelerine tutunmaya başlar. lektinler bu şekilde sindirim sistemine müdahale ederek insülin salgılatır ve metabolizmanın hormonal dengesi bozulur. 

Bu bilgi nedense pek çok uzmanın, fitoterapistin yada diyetisyenin ilgisini çekmez. Halbuki pek çok hastalığın, alerjik reaksyionların ve kilo verememenin nedenidir.

Lektinler o kadar çoktur ki onlardan kaçmak güçtür. Önemli herkesin kendi kan grubuna uymayan lektinlerle baş etmesidir. Örneğin, gluten özellikle 0 grubunda ince bağırsaktaki dolaşımı zora sokar. Tavuk A ve 0 grubu için faydalı iken, B ve AB grubu için bir tehditdir. Kas dokusunun gelişimini önler. 

Kan grubunuzun güçlü ve zayıf yönlerini bilirseniz çok sağlıklı bir yaşam sürebilirsiniz.Hasta olmaz, hastalıkları kolay atlatabilirsiniz.

Kan grubunuza uymayan yiyecekler yediğinizde güç kaybeder, sindirim problemleri yaşar, tanisyonunuz çıkar, halsiz ve btikin hisseder, alerjik reaksiyonlar gösterebilirsiniz.

Örneğin;

0 grubu et, balık gibi yüksek protein içeen besinlere ve sebze ve meyvelere olumlu tepki verirken, un ve unlu mamüller, süt ve süt ürünleri onlar için uygun değildir.

A gurubu daha çok vejeteryan beslenmeye açıktır. Ayrıca baklagillere, tahılalra, soya içeren yiyeceklere, sebze ve meyvelere olumlu tepki verir.

B grubu kuzu,kyoun dışında diğer etlerden uzak durmalıdır. Diğer grupların aksine süt ve süt ürünleri onlar için faydalıdır. Un ve unlu mamüller tehdit oluşturur, bağırsakta mayalanmaya yol açar. Sebze ve meyve iyidir. 

AB gurubu hem A hem B ihtiva ettiğindne biraz komplikedir. A ve B nin kaçınması gerekenden onlar da kaçınır. En iyi beslenme vejeteryan türdür. Yasakları ve serbestleri çok çeşitlidir.

Uzun dönemde kan grubuna göre beslenme sizi kalp ve damar hastalıklarından, sindirim problemlerinden , kanserden, aşırı kilodan, diyabetten, tansiyondan, virüs ve enfeksiyondan, alerjiden, erken bunamadan, yaşlanmadan korur ve sizi güçlendiren, genç tutan bir siha haline gelir. 

Kaçınmanız gereken her besin vücudunuza zehir etkisi yapar.


Kanser tedavisinde kullandık

Bu yöntemi kullanmadan önce kanserli hastaları klasik Qigong hareketleri, nefes, meditasyon ve şifa seansları ile iyileştiriyorduk. Ancak beslenme de bir o kadar önemli idi.

O zamanlar dikkat ettiğimiz en önemli ve halen kullandığımız yöntem alkali beslenme idi. Bağırsağı mayalanmadan kurtarmak, vücudu asidasyondan arındırmak birincil hedefimizdi. 

Buna bir de kan grubuna göre beslenmeyi ekleyince hastalar her zamankinden daha hızlı iyileşmeye başladı ve bunu yaşam tarzı haline getirenler ise bir daha da hasta olmadı. Kovid dahi olmadılar.


Etler

0 Grubu yüksek metabolizması ve güçlü mide asidi ile eti rahat öğütür. Kırmızı et onlar için en uygundur. Kümes hayvanları yiyebilirler ama bir faydası yoktur.

A grubu için sindirimi zordur, bu yüzden proteini sebzelerden karşılaması daha doğrudur. Mesela soyadan, brokoliden... Deniz mahsullerinin serbest olanlarından ve tofudan da sağlayabilirler. 

B grubu hem düşük hem yüksek proteine kolay adapte olur. Kırmızı et türleri faydalı iken, beyaz et bir o kadar zararlıdır. B grubundakilerin kas dokusuna yapışan lektin kasları zayıflatır, güçsüz bırakır, genetik bağışıklık sistemini bozmaya başlar. Nadiren tavuk yerine hindi önerilebilir.

AB grubu içindaha çok deniz mahsülleri ve tofu yararlıdır. B grubu gibi sistemleri kırmızı ete uyum sağlayabilir. Eti her zaman küçük porsiyonlarda tüketmeleri gerekir. Mide asitleri yeteri kadar güçlü ve fazla değildir. 

Süt ürünleri - Yumurta

İnek sütünden üretilen süt ürünlerinde ortalama  %4-9 karbonhidrat, %3-5 yağ, %3-5 protein bulunur. Kalanı sudur. Süt demir, C ve B3 vitaminleri açısından fakirdir. Bol A vitamini içerir.Kaymaksız süt vitaminsiz süttür. Temel amino asitler açısından ise süt değerli bir protein kaynağıdır. 

Günümüz şartlarında inek sütü faydadan çok zararlıdır. Yetiştirilme şartları, yedikleri yemler, oldukları aşılar, hormonlar, stres faktörü derken inek sütünde çok fazla zararlı antibiyotik bulunur. Aşırı tüketimi kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanserine yol açabilen derecede.. 

Kolesterol içerdiği söylense de kolesterol tıbbın uydurduğu en büyük yalanlardan biri olduğu için tereyağ yemek faydalıdır. Bağırsak ve sindirim sistem için faydalı olan yağ asitleri içerir. 

0 grubu için yeterli bir protein kaynağı değildir. Az miktarda yumurta yiyebilirler. Peynir tüketimi bu grup için sağlıklı değildir.  Süt içemedikleri için ve bitkilerden de tam olarak sağlayamayacakları durumlarda takviye olarak kalsiyum almaları gerekir.

A grubu için uygun değildir. Sütte bulunan D-galaktazomin şekerine karşı antikor üretir. (D-galaktazomin B grubuna aittir, B'ye ait birşeyi reddettiği için antikor üretir). Bu yüzden süt tüketince çok mukus salgılarlar. Sinüs vb sorunlar da var ise kaçınmaları şarttır. 

B grubu bu ürünlerden tam fayda sağlar, yiyebilir içebilir. D-galaktazominB grubu antijenini oluşturup fayda sağlar. Tavuk yasak olmasına karşın yumurta serbesstir çünkü yumurtada lektin bulunmaz.

AB grubu bazı süt ürünlerine uyum sağlayabilirken bazılarına karşı reaksiyon gösterir. Yoğurt, kefir gibi şeyler kolay sindirebilir. Mukus konusunda onlar da dikkatli olmalıdır. Süt tüketimi sonucu solunum yolu problemi, sinüzit, kulak iltihabı gibi problemler yaşayabilirler. Yumurta onlar için de faydalı bir besin kaynağıdır. Bir yumurta sarısı ile iki yumurta beyazı tüketmek maksimum fayda sağlar. 

Bunlar saymakla bitmez. Altta herkesin kan grubuna özel olarak hazırladığım sayfalara ulaşabilirsiniz. 

Bu bilgileri çok değerli bir bilimadamı olam Dr. Peter J. D'Adamo'nun bilgilerinden ve şimdiye dek çıkan bütün yayınlarını okuyup derleyerek hazırladım. En altta listelediğim kitaplarını okumanızı çok ama çok tavsiye ederim. Benim bilgilerim özet niteliğindedir.


Evet gelelim linklere

0 Grubuna Göre Beslenme

A Grubuna Göre Beslenme

B Grubuna Göre Beslenme

AB Grubuna Göre Beslenme


Dr. Peter J. D'Adamo'nun kitapları

  • Eat Rigt 4 Your Type
    (Copmplete Blood Type Encyclopedia)
  • Kan Grubuna Göre Beslenme - Yakamoz Yayınları
    (4 kan grubu, 4 diyet, 4 egzersiz prog, 4 plan)
  • Kan Grubunuza Göre Diyet - Yakamoz Yayınları
    (4 kan grubu, 4 menü, 4 yemek listesi, 200den fazla tarif)



Kan Grubuna Göre Beslenme - AB GRUBU


 Kan grubuna (AB) göre beslenmen:

(yazım hataları için şimdiden özür dilerim)

Et-Balık: Etleri küçük prosiyonlarda tüketmeleri gerekir, mide asitleri çok iyi çalışmaz. Ab gurubu kadını göğüs kanserine karşı salyangoz yemelidir. Kabuklu deniz hayvanlarından ve pisi, barlam, gri dil balığı ince beyaz balıklardan uzak durmalıdır.

Süt ürünleri ve yumurta: Yoğurt, kefir, yağsız ekşi krema kolay sindirilir. Solunum yolu, sinüzit, kuak problemlerine karşı süt ürünleriden uzak durmalıdır.

Yağlar: zeytinyağ oldukça faydalıdır. Diğer katı yağlardan, bitkisel ve hayvansal yağlardan uzak durmalıdır.

Kuru yemiş: çekirdekler öenmli birer proteindir.ancak lektinden uzak durmalıdır. Yer fıstığı bağışıklığı destekler. Safra kesesi problemine karşı fındık yağı içilebilir.

Baklagiller: mercimek kanser önleyicidir. Barbunya ve kuru fasulye metabolizma yavaşlattığı için önerilmez. Kilo vermek için soya tüketilebilir, faydalıdır.

Tahıllar: kilo vermek için tahıl tüketimi azaltılmalıdır. Mısır ve kepekte bulunan lektinden uzak durulmalıdır. Pirinç, yulaf ve çavdar az tüketilmelidir.

Sebzeler: taze sebzeler kanser önleyici, kalbi koruyucu, bağışıklık güçlendirici maddeler içerir. Domates hariç hemen hemen tüm sebzeler faydalıdır.

Meyveler: alkali çeren mid asidini koruyanmeyveler faydalıdır (çilek gibi etli, zarlı kanuksuz meyveler, üzüm, erik). Muz, mango, guava gibi tropic meyveler zararlıyken ananas faydalıdır. Portakal mide için zararlı iken limon ve greyfurt faydalıdır.  Güne bir çay bardağı ılık suya yarım limon saıkarak başlamalılar. Gece boyunca biriken mukusu temizler. Alkali seviyesi yüksek vişne, yabanmersini ve üzüm suyunu tercih etmelidir.

Ot-Baharat: kalp sağlığı ve bağışıklık sistemi için düşük sodium içeren deniz tuzu tüketmelidir. Miso faydalıdır. Biberden uzak durmalıdır. Zaytinyağ, limon, sarımsak kullnılabilir. Şeker ve çikolatadan uzak durulmalıdır.

Lezzet katıcılar: mide kanserine karşı turşudan uzak durmlaıdır.

Çaylar: bağışıklık sistemi, kalp ve damar için bitki çayları içmelidir. Alfalfa, dulavratotu, sarıpapatya, ekinezya, alıç, meyan kökü iyidir. Yeşil çay kanserden korur. Hindiba, dulavrat ve çilek kansızlığa karşı demir emilimine yardımcı olur. Mide asidine yardım eden kahve önerilir.

Kilo aldırır: kırmızı et, barbunya, lima fasulyesi, mısır, karabuğday, buğday

Kilo verdirir: yeşil sebzeler, tofu, deniz ürünleri, süt ürünleri, yosun, ananas

Etler

Yararlı:

·        Hindi, kuzu, koyun, tavşan

Nötr:

·        dana karaciğeri, devekuşu, sülün

Uzak dur:

·        sakatat, pastırma, sucuk, domuz, sığır eti, tavuk, ördek, kaz, at, keklik, bıldurcın, sincap, uykuluk, kaplumbağ, av eti, süt danası, yürek, güvercin

Balık

Yararlı:

·        mezgit, lagos, çiroz, yelken, mersin,ton, turna, sinarit, maymun balığı, izmarit, tirsi, salyangoz, taze somon, sardalya

Nötr:

·        lüfer, köpekbalığı, ked balığı, tatlı su levreği, kılıç, tilapi, beyaz balık, yayın, sazan, midye, kefal, kayış, gölge balığı, kalamar, havyar, morina, iskorpit

Uzak dur:

Iskarmoz, hamsi, levrek, nüyük mersin balığı, istiridye, yengeç, istakoz, fume balık, kurbağa, mezgit, trança, ringa, ahtapot, alabalık, sarıbalık, karides, dil, kerevit, yılan balığı, deniz tarağı, çizgili levrek, sarıkuyruk

Süt Ürünleri-Yumurta

Yararlı:

·        Çökelek, köy peyniri, keçi peyniri, kefir, mozorella, rikotta, keçi sütü, ekşi krema, yoğurt

Nötr:

·        Kazein, çedar, isviçre peyniri, yumurta, gouda, gruyere, jarlsburg, Monterey jack, peynir altı suyu, fransız peyniri, paneer, teleme peyniri, dil peyniri, emmental, muenster

Uzak dur:

·        Amerikan peyniri, rokfor, fransız krem peyniri, kaz yumurtası, yağlı süt, parmesan, italyan peyniri, meyveli dondurma, dondurma, tereyağ, margarin, ayran

Yağlar

Yararlı:

·        Zeytin yağı

Nötr:

·        Badem, fıstık, soya, hint, balık yumurtası, keten tohumu, kanola, kuş üzümü

Uzak dur:

·        Hindistan cevizi, pamuk, aspir, susam, ayçiçeği, mısır

Kuruyemişler

Yararlı:

·        Kestane, ceviz, fıstık ve ezmesi

Nötr:

·        Badem ve ezmesi, keten tohumu, amerikan cevizi, kaju, çam fıstığı, aspir tohumu, pecan cevizi, kayın meyvesi, kızılağaç meyvesi

Uzak dur:

·        Fındık, haşhaş, susam, tahin, ay çekirdeği, kabak çekirdeği

Baklagiller

Yararlı:

·        Mercimek, soya fasulye, soy miso, tofu, soy tempe, navy fasulye, pinto fasulye

Nötr:

·        Kuru fasulye, kızıl fasulye, ak fasulye, soya gevreği, bezelye, soya peyniri, soya sütü, meksika turpu, demirhindi, barbunya, taze fasulye, yerli ve kırmızı mercimek, bezelye

Uzak dur:

·        Siyah fasulye, bakla, nohut, kidney fasulye, adzuki fasulye, lima fasulye, kuru börülce

Tahıllar

Yararlı:

·        Yulaf, kepeği, yulaf, pirinç kepeği, pirinç kıtırı, çavdar, kavuzlu buğday, akdarı

Nötr:

·        Arpa, pirinç lapası, kinoa, soya granülü, buğday kepeği, buğday tohumu

Uzak dur:

·        Karabuğday, kırma yulaf, kamut, mısır unu, çayırgüzeli, tapyoka, mısır gevreği

Ekmek-kek-makarna

Yararlı:

·        Esmer pirinç ekmeği, essene ekmeği, Ezekiel, akdarı, çavdar ekmeği, çavdar kıtır, wasa, ryvita

Nötr:

·        Glutensiz ekmek, hamursuz ekmek, yulaf kepeği çöreği, tam buğday ekmeği, filizli buğday ekmeği, kavuzlu buğday ekmeği

Uzak dur:

·      Mısır unu, noodle, arpa unu, enginarlı makarna hamuru

Sebzeler

Yararlı:

·        Alfalfa, karahindiba, patlıcan, brokoli, kereviz, maydanoz, salatalık, patates, pancar, mantar, hardal, havuç, kıvırcık lahana, karnabahar, yeşil lahana, sarımsak

Nötr:

·        Roka, kuşkonmaz, kimyon, lahana turşusu, acı marul, zeytin, bamya, tatlı kabak, su yosunu, su teresi, mantar, lahana, kişniş, deniz yosunu, ıspanak, pazı, zencefil, arpacık soğğan, şalgam, paprika, rappini, yeşil soğan, hindiba, rezene, eğrelti otu, pırasa, domates, marul, yuka

Uzak dur:

·        Enginar, aloe, siyah zeytin, biber, mısır, ışgın, şitake mantarı, sirkeli turşu, kapari, kırızı turp, limafasulye, yeşil ve sarı biber, yer elması,

Meyveler

Yararlı:

·        Kiraz, yaban mersini, incir, limon, üzüm, greyfurt, kivi, ananas, karpuz, kuru erik

Nötr:

·        Elma, kayısı, mürver, dut, çilek, kumkat, ahududu, kavun, şeftali, armut,   kumkat, ahududu, mandalin, nektarin, çilek, hurma, papaya, kuş üzümü

Uzak dur:

·        Avakado, muz, hind cevizi, mango, guava, böğürtlen, portakal, Trabzon hurması, nar, ayva, karambola, frenk inciri

Meyve suyu

Yararlı:

·        Lahana, kiraz, yaban mersini, kereviz, havuç, limon

Nötr:

·        Elma, kayısı, salatalık, papaya, nektarin, armut, greyfurt, mandalin, domates, üzüm, kuru erik

Uzak dur:

·        Guava, mango, portakal

Baharat-Çeşni

Yararlı:

·        Köri, zencefil, sarımsak, maydanoz, bayır turpu (acırga), güvey otu, şeker kamışı şurubu

Nötr:

·        Agar yosunu, elma pektini, ararot kamışı, fesleğen, defne, bergamot, lesitin, kakule, keçiboynuzu, pıl biber,, tarçın, karanfil, çikolata, kimyon, dereotu, bal, su yosunu, tamari, akağaç şurubu, mercanköşk, melas, kuru hardal, paprika, nane, safran, biberiye, adaçayı, geyik otu, esmer pirinç, demirhindi, tarhun, dağ kekiği, vanilya, kişniş, zerdeçal

Uzak dur:

·        Akasya, mısır nişastası ve şurubu, yenibahar, aloe, aspartame, arpa maltı, maltodekstrin, dekstroz, fruktoz, jelatin, şeker, biberler, sukanat, tapyoka, sirke, maya, msg, karajenan, anason, kapari, mısır nişastası/şurubu, karabiber, ketçap, salatalık turşu

Çaylar

Yararlı:

·        Alfalfa, geven, dulavrat, papatya, ekinezya, ginseng, akdiken, meyan kökü, boğa dikeni, maydanoz, kuşburmu, çilek yaprağı, zencefil

Nötr:

·        Kedi otu, kuş otu, hindibağlar, mürver, altınmühür, guarana, köpek otu, dut, ahududu, adaçayı, karaağaç, nane, kedi otu, dağ kekiği, civan perçemi, mine çiçeği, kayın

Uzak dur:

·        Aloe, arnavut biberi, öksürük otu, ışgın, şerbetçi otu, kızıl yonca, ıhlamur, sığır kuyruğu, şenna, çoban çantası, take çiçeği, kantaron, sinameki, çobançantası

İçecekler

Yararlı:

·        Yeşil çay

Nötr:

·        Bira, şarap, maden suyu, soda

Uzak dur:

·        Fermente içkiler, gazlı içecekler, kahve, siyah çay

Vitamin:  mide aside için C vitamini takviyesi (dut, kiraz, greyfurt, limon, ananas, brokoli), enfeksiyonlara karşı Çinko,  antioksidan takviyesi için Selenyum, papatya kedi otu gibi sakinleştirici bitkiler, bağışıklık için ekinezya, antioksidan olarak boğa dikeni ve kuersetin, protein emiliminde yetersizliğe karşı bromelain.


Kan Grubuna Göre Beslenme - B GRUBU

Kan grubuna (B) göre beslenmen:

Et-Balık: Düşük ve yüksek protein uyumludur. Kırmızı et iyi, tavuk etleri ve organik olmayan sığır etleri zararlıdır. Tavuk kas dokusuna yapışan ve bağışıklık sistemini bozan lektin içerir.

Mezgit ve morina gibi yağlı derin deniz nalıkları ve dil, barlam gibi beyaz balıklar faydalıdır. Istakoz, yengeç, midye, karides gibi kabuklulardan lektin yüzünden kaçınmalıdır.

Süt ürünleri ve yumurta: B grubu süt ürünlerinden tam fayda sağlar. Bu ürünlerde bulunan D-Galaktozamin B gurubu antijenini oluşturan şekerdir. Ekşi ve ağır peynirlerden kaçınmalıdır, sindirimi zordur. Yumurtada lektin bulunmaz, faydalıdır.

Yağlar: zeytinyağ oldukça faydalıdır. En az günde 1 yemek kaşığı tüketilmelidir. Sindirime olumsuz olduğu için susam, mısır, ayçiçeği zararlıdır. Keten tohumu nötrdür.

Kuru yemiş: Kuruyemiş faydalı değildir. Insulin seviyesini yükseltir. Pek çoğu lektin taşır.

Baklagiller: barbunya, kuru fasulye, börülce, soya fasulyesi dışındakiler insulin yükseltir. Soya ve tofu tüketimi zararlıdır.  

Tahıllar: pirinç ve yulaf faydalıdır. Buğday ve çavdarda  lektin olduğu için ve kan bozukluğu ve nabız sorunu yarattığı için zararlıdır. Mısır ve kepek tehlikelidir. Metabolizmayı yavaşlatır, insulin dengesini bozar, ödem yapar, yorgunluk hissi ve hipoglisemi yaratır.  Buğday sindirimi ve Metabolizmayı yavaşlatır, insulin dengesini bozar, yiyeceklerin yağ olarak depolanmasına neden olur, enerjiye çevrilmesine engel olur. Kavuzlu buğday tüketilebilir. Mercimek besin eminlimi önler, metabolizma ve hipoglisemi için zararlıdır.

Sebzeler: Domates panhemaglutiman içeridiği içinve mide zarına zarar verdiği için zararlıdır. Virüslere karşı savunması düşük olduğu için B grubu bol magnezyum içeren yeşil yapraklı sebzeler yemelidir. Patates, lahana ve hint yer elması tüketebilir.

Meyveler: hurma, nar ve hin inciri dışındaki meyveler genelde faydalıdır. Ananas özellikle faydalıdır, ödem atmaya yarayan enzim içerir.

Ot-Baharat: zencefil, acırga, köri, pul biberden kaçınmalıdır. Karabiber ve beyaz toz biber lektin içerir, zararlıdır. Tatlı baharatlar mideye zarar verir. Arpa maltı, mısır ve tarçından kaçınmalıdır. Pekmez, bal, beyaz/esmer şeker dikkatli kullanılmalıdır. Sibirya ginseng, gingo bloba hafıza geriliği, konsantrasyon eksikliği ev asap bozukluğuna yol açar. Yiyeceklere katmayın.

Lezzet katıcılar: lektin içeren ketçap dışındakileri az olmak şartıyla kullanabilir.

Çaylar: meyan kökü kan şekerini dengeler, kronik yorgunluğu geçirir. Zencefil zararlıdır. Nane sindirim için iyidir. Ginseng erken saatte içilebilir. Yeşil çay faydalıdır, kahve ve siyah çay az tüketilmelidir.

Kilo aldırır: mısır, mercimek, susam, buğday

Kilo verdirir: yeşil sebzeler, et, karaciğer, süt ürünleri ve yumurta, meyan kökü çayı

Etler

Yararlı:

·        Keçi, kuzu, koyun, tavşan ve geyik benzeri av etleri

Nötr:

·        Devekuşu, sığır eti ve kıyması, dana karaciğer, sülün, hindi, süt danası

Uzak dur:

·        Tavuklar, ördek ve kazlar, keklik, at, bıldırcın, sincap, uykuluk, güvercin, pastırma, sucuk, jambon, domuz, yürek

Balık

Yararlı:

·        Morina, havyar, orfoz, mezgit, trança, çiroz, maymun balığı, tatlı su levreği, turna, taze somon, sardalya, tirsi, dil, mersin, barlam, halibut,keler, sinarit

Nötr:

·        Lüfer, yelken balığı, deniz tarağı, gümüş balığı, kalamar, kedi balığı, kılıç balığı, gölge balığı, köğekbalığı, yayın, sazan, kefal, ringa (salamura), tekir, beyaz ve sarı levrek,

Uzak dur:

Hamsi, iskarmoz, çizgili levrek, karabalık,, yılan balığı, salyangoz, istakoz, somon fume, deniz alabalığı, mersin morinası, kerevit, kurbağa, kömür balığı, somon yumurtası, midye, deniz kabukluları, yengeç, midye, ahtapot, istiridye, karides, sarıkuyruk, beyaz balina, kaplumbağa

Süt Ürünleri-Yumurta

Yararlı:

·        Çökelek, köy peyniri, keçi peyniri, kefir, mozorella, rikotta, yunan feta peyniri

Nötr:

·        Tereyağ, çedar, krem peynir, emmental, peynir altı suyu, yayık ayran, gravyer, hollanda peyniri, isviçre peyniri, kazein, lor, meyveli dondurma, ghee arırılmış tereyağı, parmesan  brie fransız peyniri, Colby amerikan peyniri, gouda, soya peyniri, soya sütü

Uzak dur:

·        Rokfor, dondurma, dil, ördek, kaz, bıldırcın yumurtası

Yağlar

Yararlı:

·        Zeytin yağı

Nötr:

·        Balık, keten tohumu, ceviz, badem, kuş üzümü tohumu yağları

Uzak dur:

·        Avakado, kanola, hintyağı, hind cevizi yağı, mısır, pamuk, aspir, fıstık, yer fıstığı, ayçiçeği, susam, soya

Kuruyemişler

Yararlı:

·        Siyah ceviz harici hiçbiri

Nötr:

·        Badem ve ezmesi, amerikan cevizi, kestane, ak ceviz, pecan cevizi, avustralya fındığı, kızılağaç meryvesi

Uzak dur:

·        Kaju, fındık, çam fıstığı, tahin, haşjaş, fıstık ve ezmesi, kabak öekirdeği, susam tohumu, ay çekirdeği, şam fıstığı, antep fıstığı,

Baklagiller

Yararlı:

·        Barbunya, lima fasulyesi, navy bean (küçük beyaz fasulye), kırmızı kidney fasulye

Nötr:

·        Kuru fasulye, kızıl fasulye, yeşil taze fasulye, kuru bakla, meksika turbu, bezelye, demirhindi, ak fasulye

Uzak dur:

·        Adzuki, fasulyesi, siyah fasulye, nohut, pinto fasulyesi, mercimekler, kuru börülce, benekli bezelye, maş fasulyesi, soya ürünleri

Tahıllar

Yararlı:

·        Akdarı, yulaf kepeği, yulaf ezmesi, pirinç patlağı, pirinç kepeği, kavuzlu buğday, pirinç

Nötr:

·        Arpa, pirinç lapası, kinoa, farina, granola (kuru meyve ve tahıl gevreği), garpe nuts kahvaltılık gevrek

Uzak dur:

·        Buğdaylar, msırlar, iri yulaf, kamut, çavdar, tapyoka, horozibiği, tam buğday, tam tahıl

Ekmek-kek-makarna

Yararlı:

·        Esmer pirinç ekmeği, essene ekmeği, Ezekiel, akdarı, pirinç ekmeği

Nötr:

·        Glutensiz ekmek, yulaf kepeği çöreği, beyazlatılmamış saf un buğday ekmeği, kavuzlu buğday ekmeği, ıspanaklı makarna hamuru, kinoa, basmati pirinci, irmikli makarna

Uzak dur:

·      Horozibiği, mısır, çavdar, tam buğday, tam tahıl, kamut, ryvita, buğday kepeği çöreği, bagel, mısır unlu muffin, muffinler, fin crisp, wasa, pide
kuskus, noodles, arpa unu

Sebzeler

Yararlı:

·        Pancar ve yaprakları, maydanoz, havuç, lahanalar, mantar, karnabahar, yosun, hardal yaprağı, brokoli, patlıcan, yeşil/sarı biber, patates, zencefil

Nötr:

·        Roka, kuşkonmaz,
brüksel lahana, salatalık,  kişniş, dereotu, sarı şalgam, kereviz, beyaz turp, frenk kimyonu, arpacık soğanı, iskorçina, sarımsak, ıspanak, pazı, lahana turşusu, yeşil soğan, deniz yosunu, salatalık, karahindiba, rezene, kapari, dereotu, şalgam, su teresi, sakız kabağı, pırasa, marul, kereviz, turp, arpacık soğan, yeşil kabak

Uzak dur:

·        Enginar, zeytin, domates, mısır, ışgın, kırmızı turp, bal kabağı, avakado, tofu

Meyveler

Yararlı:

·        Muz, yaban mersini, üzümler, papaya, ananas, erikler, karpuz, kızılcık

Nötr:

·        Elma, kayısı, mürver, dut, çilek, kumkat, ahududu, kavun, ayva, guava, kivi,  şeftali, armut, mango, greyfurt, kiraz, böğürtlen, yaban mersini, limon, kumkat, ahududu, mandalin, nektarin, portakal, ayva, çilek, incir, hurma

Uzak dur:

·        avakado, hindistan cevizi, frenk inciri, hurma, nar, karambola, acı kavun, tranzon hurması, rhubarb (yayla muzu)

Meyve suyu

Yararlı:

·        pancar, ananas, papaya, yaban mersini, lahana, kızılcık

Nötr:

·        Elma, salatalık, portakal, limon, greyfurt, kiraz, mandalin, kayısı, nektarin

Uzak dur:

·        Domates, nar, hind cevizi

Baharat-Çeşni

Yararlı:

·        Köri, zencefil, maydanoz, bayır turpu (acırga), biber, arnavut biberi

Nötr:

·        Ananas, pulbiber, çikolata, hardal, tamari, sirke, keklik üzümü, lesitin, adaçayı, fesleğen, defne yaprağı, bergamot, akağaç şurubu, kişniş, dağ kekiği, tarhun, zerdeçal, sarımsak, bal, safran, kapari, kimyon, kakule, keçiboynuzu, geyik otu, nane, karanfik, krem tartar, dereotu, fruktoz, biberiye, turşu, reçel, hardal sosu, salata sosları

Uzak dur:

·        Akasya, mısır nişastası ve şurubu, glikoz, yosun lifi, tarçın, msg (çin tuzu), karabiber, beyaz biber, arpa maltı, maltodekstrin, jelatin, yenibahar, aspartame, şeker, tapyoka, badem özü, stevia, soya sosu, ketçap, sukanat

Çaylar

Yararlı:

·        Maydanoz, ahududu, ginseng, meyan kökü, zencefil, kuşburnu, nane,

Nötr:

·        Adaçayı, geven, papaya, kuş otu, karahindiba, ekinezya, akdiken, köpek otu, dut, sinameki, kılıçotu, saparna, karaağaç, kayın, civanperçemi, mürver, dağ kekiği, çilek yaprağı, kedi otu

Uzak dur:

·        Öksürük otu, mısır püskülü, kantaron, kırmızı yonca, ardıç, ıhlamur, sığırkuyruğu, guarana, ısırga, altınmühür, ışgın, çoban çantası, şerbetçi otu, sarısabır (aloe)

İçecekler

Yararlı:

·        Yeşil çay

Nötr:

·        Bira, şarap, siyah çay, kahve

Uzak dur:

·        Fermente içkiler, gazlı içecekler, soda

Vitamin:  Metabolizma katalizörü olan  Magnezyum takviyesi (300-500mg arası, yeşil sebzeler), mide asit dengesi, kronik yorgunluk, hipoglisemi için Meyan kökü, konsantrasyon için ginko,  kan gelişimi için Lesitin