"Öğretilerin hepsinde bu var,
“secret”da bu var, EFT’de, bilumum teknikde bu var. Sen ne diyorsun?”
dediğinizi duyar gibiyim. Herkes modern hayatın getirisi stresle başa çıkmanın yolunu bulmuş: Pozitif Düşünce.
Negatif olan herşey sadece pozitif düşünerek pozitif olabilir mi? Pozitifi düşünerek negatifi yok etmek mümkün mü? Düşünmek tek başına yeterli mi peki? Sistem neye inanacağımızı, neyi öğreneceğimizi, neyin iyi olduğunu bizim yerimize belirliyor. Amerikan uydurması koca bir yalan. Uyanın!
Negatif olan herşey sadece pozitif düşünerek pozitif olabilir mi? Pozitifi düşünerek negatifi yok etmek mümkün mü? Düşünmek tek başına yeterli mi peki? Sistem neye inanacağımızı, neyi öğreneceğimizi, neyin iyi olduğunu bizim yerimize belirliyor. Amerikan uydurması koca bir yalan. Uyanın!
Birisi çıkar bir fikir ortaya atar. Bu fikre bir dolu para
verirsiniz. Fikri aldınız mı? Hayır. Ama almış gibi davranırsınız yoksa salak
durumuna düşersiniz. Pozitif düşünce de bu fikirlerden birisi.
Pozitif düşünce insanları kandırmaktır. Negatif tarafları
görmezden gelin! Görmezden gelmek onları alıp yok ediyor mu? Hayır. Kendinizi
kandırıyorsunuz. Gece hala ordadır, gündüz için 8 saaat beklemek
durumundasınız, 24 saat aydınlık yaşayamazsınız, gerçeği değiştiremezsiniz.
Bu konuda kitabı en çok satılanların kitap satılana dek
çulsuz olduklarını biliyor muydunuz? Onları zengin yapan sizin bizim gibi
kandırılmaya müsait insanlar. Napolean Hill, “Düşün ve Zengin Ol” kitabının
yazarı. Kitabı satsın diye kitapçılarda müşterilerin önünü kesen bir çulsuz.
Bir gün dükkandan içeri Henry Ford girmiş. Bulunmaz bir reklam fırsatı diyerek
atlamış önüne. Kitabı tanıtmış ve almasını tavsiye etmiş. Henry Ford kitaba
bile bakmadan sormuş:”Şahsi araban var mı? Arabanı nereye parkettin?”. Bizimki
şaşırmış, hık mık, otobüsle geldiğini söylemiş. Henry’nin son sözü şu olmuş: ”O
zaman düşün ve zengin ol, sonra çık karşıma!”. (Kitap sattıktan sonra gerçekten
de çok zengin oldu ama zenginliği Henry’ninki yanında solda sıfır kalırdı.)
Pozitif felsefeye karşı mısın diye sorarsanız, evet
karşıyım, ama aynı zamanda negatif felsefeye de karşıyım, çünkü her ikisi de
diğerini inkar etmekle, görmezden gelmekle meşgul olan yarı-gerçekler. Ve
yarı-gerçek her zaman tam bir yalandan daha tehlikelidir. Yalanın ortaya
çıkması an meselesidir, ama yarı-gerçek insanı kandırabilir. Elektiriği sadece
+ kutupla yakamazsınız. Diğer kutba da ihtiyacınız var. İçlerinden birini
görmezden gelemezsiniz. Yin ve Yang gibi. Hayat ikisine de muhtaç. Güle de
dikenine de, geceye de gündüze de, mutluluğa da mutsuzluğa da.. Bunlar hep yan
yana olacak, her zaman. Pozitif olanı alabilirsin ama negatif olanı asla yok
edemezsin.
Pozitif düşünceyle mutlu olabilirsin ama mutluluk gelir
geçer, tersi her zaman yanyana yer alır, mutsuzluk her an kapıyı çalmak için
sırasını bekler. İçinde sevgi varsa pozitiftir ama nefret ortaya çıkmak için
sırasını bekler.
Pozitife ulaşmak için negatifi attınız.. Pozitifi de atarsanız
elinizde hiç birşey kalmaz. Bu hiçlik sizi aydınlanmaya götürür, burada zihin
yoktur, düşünce yoktur.
Zihin mutludur, mutsuzdur, sakindir, sinirlidir.. hepsi
düşünceyle alakalıdır, zihne aittir. Ama siz zihne ait değilsiniz. Zihnin
ötesine geçtiğinizde aydınlanma başlar. “Ben zihnim değilim” dediğinizde
özgürsünüzdür.
Pozitif düşünce nedir? Negatif bir düşünceniz vardır ve siz
tutup pozitif düşünmeye çalışırsınız. Pozitif olsun, negatif olsun, bir düşünce
halihazırda gelmiştir. Siz sadece bunu gözlemlersiniz ve çoktan gitmiştir bile.
Lakin pozitif düşünmeye çalışarak gitmiş olanı geri çağırırsınız. Çağırdığın
düşünceye sarılıverirsin. Negatif düşünceyi silebilmek için bunun üzerine
pozitif düşünceyi zorla bindirmeye çalışırız. Ancak negatif düşünce öyle kolay
kolay yok olup gitmez. Sadece daha derinlerde bir yerlere itilirler ve orda
kalırlar. Ne kadar pozitif düşünceyi onun üzerine zorlarsanız, derinlere
ittiğiniz negatif düşünce o kadar büyümeye başlar. Yüzeysel bir korku belirmeye
yüz tutar. İşte bu safhada dualite ortaya çıkar, ruhsal çatışma başlar.
Düşünceleri sadece düşünce olarak, duyguları sadece duygu olarak gözlemlemeye
başladığınızda gerçek benliğinize ulaşırsınız. İçinizdeki tanrısal güce.
Zihniniz size oyunlar oynar. Mutsuzsanız bunun sorumlusu
insanlar vardır. Dikkat edin, çünkü böyle bir durumda kurban durumundaysanız
negatif düşünceyi bırakmanız söz konusu değildir. Negatif düşünce bu şekilde
saklanacak bir yer bulur, sırasını bekler ve gitgide daha da büyür.
Sinirlisindir. Zihnin seni kızdıracak birini işaret eder ve bu yüzden
sinirlisindir. Bu doğru değil! Siz zaten sinirlenmek için apartta
bekliyordunuz. Bunu ortaya çıkaran kişi ise size ancak iyilik yapmış olabilir.
Negatifin açığa çıkması için...
Gözlemlemeyi küçümsemeyin. Düşünceler gelir, gelir, gelir
ama gitmelidir de. Bırakın gitsin. Onlara takılıp kalmayın. Düşünceyi sadece
ama sadece gözlemlemeyi başardığınızda negatif düşünce otomatik olarak düşer,
pozitif düşünce ise kendiliğinden yükselir. Öfkelendiğinizde bu halinizi
gözlemlerseniz öfke gider. Aşık olduğunuzda bunu gözlemlerseniz sevgi daha da
büyür.
Peki negatif düşünceyi silmeye kalkmak onu daha da mı
güçlendirir? Sadece gözlemleyip, bırak gitsin felsefesi yeterli mi? Bu kadar
basit mi? Evet bu kadar basit ve üstelik en etkili ve tek yöntem. Gözlemleyin.
Düşüncelerin gelişini ve gidişini, bir yenisinin gelişini, onun da gidişini
gözlemleyin. Negatif düşünceler strese dayalı kaynaklanır. Büyük stres
altındaysanız negatif düşünceler saldırmaya başlar ve hüsrana uğrarsınız. Zaten gelmiş olan bu düşüncelerle uğraşmak
yerine, ki bu faydasızdır, bu düşüncelerin çıktığı kaynağa yönelin. Kaynakda
bir problem yoksa, bu sefer sadece pozitif olanlar gelmeye başlar. Peki yine de
negatif olanlar gelirse? Gelsin canım, gözlemleyin sadece.. geldikleri gibi
giderler!
Bana bazen siyasi görüşümü filan sorarlar, çok gülerim. Bir
fikrim yada görüşüm olmadığını söylerim. Görüşünün olması o konu hakkında bir
deneyimin olmasını gerektirir, bu deneyime sarılır ve başına gelen ve gelecek
olan herşeyi bu deneyim üzerinden yorumlamaya başlarsın. Yeni bir deneyime yer
yoktur. Zihnimi ayna gibi tutmaya çalışırım. Olduğu gibi görmeye ve bu şekilde
yansıtmayı denerim. Aynadan o görüntü gittiğinde ise ayna durmaya devam eder.
Olmaya çabaladığım “ben” buyum. İzlenim katmam.
Görüşler edindiğimiz izlenimlerdir. Bir kere başımızdan bir
deneyim geçer, hatta tekrar eder, 4-5 defa bile aynı şeyi tekrarladığımız olur.
İyi yada kötü deneyimlerdir bunlar. Hayatımızın geri kalanını bu deneyimler
üzerinden yaşamaya başlarız, herşeyi ona göre yorumlarız, herşeye aynı
gözlükten bakmaya başlarız. Öğrenemediğimiz yada öğretilmeyen ise saflığımızı ve
masumiyetimizi korumaktır. Ancak bu şekilde zihinlerimiz sabit fikirlere
sapmadan saf kalabilir. Olan biteni oldukları gibi görmeyi denersek, nesnel
yada tamamiyle öznel olarak görmeyi başarırız.
Kafamızın gerisinde sürekli birşeyler konuşur. “Evet” der,
“Hayır” der. Fikirler gelir gider. Bunlardan haberdar olur muyuz? Şimdi şu anda
kafanızdan geçenleri gözlemleyin. Okuduklarınıza katılıyor yada katılmıyor olabilirsiniz.
Yazı çekicidir yada çok kötüdür. Ne olduğu önemli değil. İçinizde olup bitenin
farkındalığına vardınız mı önemli olan o.
Pozitif düşünce nedir peki? Şirketin küçülmeye gideceğini
duydunuz ve pozitif düşünmeye başlarsanız atılacak insanlardan biri
olmayacağınıza inandınız. Bu pozitif düşünce değildir. Pozitif düşünce gelen
kötü habere karşı alacağınız eylem
planıdır. Yeni bir CV mi hazırlarsınız, okuldaki eğitime geri mi dönersiniz,
çocuğunuza vakit ayırmak için bulunmaz fırsat olarak mı görürsünüz sizin
bileceğiniz iş. Ne olursa olsun, olan olmuştur. Bırakın gitsin. Önünüzdeki yeni
hareket planlarını değerlendirin.
Herşeyin berbat olduğunu düşündüğünüz bir anda pozitif
düşünmeniz gerçek duygularınızla bağdaşmaz. İçerde fırtınalar koparken yüzünüze
gülen surat çizmeniz çok inandırıcı olmaz. Yapmanız gereken fırtınaya neden
olan düşüncelere yol vermektir. Nedenlere inin. Neden insansa onu affedin,
bırakın düşünceyle birlikte gitsin. İnsan yada hadise, zihninizde demir
atmasın.
Hiç birşey yapmadan sadece pozitif düşünerek her istediğimi
elde edebilir miyim? “secret” safsatasına göre evet. Ama gerçekte öyle değil.
Ordaki gibi bir kolye hayal ettiğinizde, sokak
başından biri çıkıp al sana kolye demez. Kolyeyi elde etmenin tek yolu,
kolyeyi elde etme fikrinden vazgeçmektir.
Pozitif düşünürsem bundan sonra başıma hiç kötü şey
gelmeyecek! Başınıza kötü birşey geldiğinde, negatif düşündün ve Çekim Yasası
sana bunu gönderdi derler. Pozitif düşündüğün halde geldiğinde ise yeterince
inanmadın, kalpten istemedin de ondan derler. Ister pozitif düşün, ister
negatif düşün başına her zaman birşeyler gelmeye devam edecek. İstediğin kadar
pozitif düşün, dualite devreye girecek. Kendin için iyi birşeyler isterken,
etrafındaki kişilerin başına gelenlere engel olamayacaksın. Bu da istediğin
kadar “ben herşeye rağmen mutluyum” olumlamaları yap, seni mutsuz edebilecek.
Yapman gereken tek şey düşünmemek, düşünce gelirse onu bırakmak, ona
takılmamak, onun seni esir almasına izin vermemek.
Negatifi düşürüp pozitifi seçebilirsin ancak pozitifi de
düşürmediğin sürece bilmelisin ki negatif köşede sırasını bekliyor olacak.
hepinize nötr günler
YanıtlaSilYaşam koçu olabilmek aynı zamanda, insanların istediği sonuçları yaratabilmektir. Öncelikle onlara ne istediklerini sorun, onlar seçemiyorsa onlar için seçenler çok olacaktır. Bunun da bedeli hayli büyüktür. Hayatındaki seçimleri kendileri yapamayan insanları kendi gemisinde tayfa bile olama durumu ile benzetebiliriz.
YanıtlaSilBir çok insan çaba göstermeden, emek harcamadan istediği sonuçlara kavuşmak isteyen çocuklar gibidir. Fakat bedelsiz hiçbir şey yoktur.
Bir çoğunuzun yaşamı “keşke” ler ile dolu. Keşke sözcüğü aslında kendi yaşamınızı yaşamamanın bedelidir.
Bazı insanlar da çok kısa zamanda çok fazla şey yaparak başarıya ulaşacağını zanneder, bunun sonucunda stresten çöker. Yemek ancak belirli bir ısıda pişirildiği takdirde leziz olur. Zamandan kazanmak için ocağın altını açarsanız muhtemelen dibi yanar, üzeri pişmez. Hayata karşı her konuda sabırlı olmalısınız.
Yaşam koçu, amaca giden yolda yürümeyi düzenli olarak devam ettirir. Keşke demez, sadece sabreder. Başkalarına dayanan sonuçlarda takılı kalmaz. Alternatifler üretir. Zihnini olanakları görebilecek şekilde geliştirir. Ekolojik davranır, istenen sonuçları hayat ve ilişkilerle birlikte değerlendirir.
Çoğu insan, isteklerinin neden gerçekleşmediği hususunda mazeretler bulur. Asıl sorun tembel davranmak değil, güçlü, pozitif enerji yüklü, motive edici amaçlara sahip olmadığı içindir.
Hayatınızı veya hayatları bir yerden alıp maksimum seviyeye çıkartabilmek için bu amaçlara sahip olmalısınız. Neden Sertifikalı Koçluk Eğitimi ile tüm bu bağlarınızı çözme yönündeki tekniklere sahip oluyorsunuz.
Sevgi ve Enerji Dolu Kalmanız dileğiyle…