30 Ağustos 2022 Salı

Hizaya Girin

 



Bir kitaplık düşünün. 3-5, hatta 10 raftan oluşsun. Bu önden baktığınızda gördüğünüz gerçektir. Şimdi bir de tam kuş bakışı üstten baktığınızı düşünün. Sadece tek bir raf görürsünüz. Alttaki rafların, görünmeseler de orada olduğunu bilirsiniz.

Evren de, gelmişimiz de, geçmişimiz de aynı bu raflar gibi eşzamanlı ve katman katman sıralanmaktadır. Herşey aslında ŞİMDİ’de var olmaktadır.

Rafların “hizaya girmiş” hali “BİR” olma halidir.

Kendinizi evrenin akışına teslim ettiğinizde, evrenle işbirliğine girerek dizginlenemez bir mutluluğa adım atmış olursunuz. Evrenle hizalandığınızda ömür boyu süren bir ortaklık kurmuş olursunuz ve limitsiz potansiyelinizi keşfetmeye başlarsınız.

Iyileşmek istiyorsanız Allah sizi şifalandırmak için daha fazlasını yapamaz. Bu zaten çoktan gerçekleşmiştir. Bilmeniz gereken bunun gerçekleşmiş olduğu rafın tam altınızda mevcut olduğu gerçeğidir.

Ingilizce’de “already done”, Çince’de “hao la”, Türkçe’de “çoktan oldu” anlamına gelen şey tam da hizalanmaktan ibarettir. Zira sizin çoktan olan başka bir gerçekliğiniz altınızda yatan raflarda eşzamanlı olarak mevcuttur.

Bu hizalanmaya pek çoğumuz paralel evren diyebilir.

Stratejik(adventure) bir bilgisayar oyunu oynadığınızı düşünün. Bir noktaya geldiğinizde bir seçim yapmanız gerekir. Yaptığınız seçime göre yola devam edersiniz. Ama başka seçimler, başka yollar da vardır. Bilgisayardaki şansınız “undo” yaparak geri dönüp yada defalarca baştan başlayıp başka yolları da deneyimleyebilmektir. Gerçek hayatta ise size “undo” şansı sunulmaz.

Peki ya “undo” şansımız olsaydı. Seçimlerimiz yüzünden başımıza gelen hastalıklar olmadığı için sağlıklı olabilir, doğru yatırımı yapıp zengin olabilir, doğru insanları seçip mutlu olabilirdik. Daha binlerce örnek sıralanabilir.

Peki şimdi biliyoruz ki yanlış bir seçim yapıp (yanlış beslenip, olmayıp şeyleri kafaya takıp, vs) kendimizi hasta ettik. Ama raflardan birinde doğru seçimleri yapan bir ben var ve o gayet sağlıklı. Her ikisi de eş zamanlı olarak gerçek ve ŞİMDİ’de.

İyi olduğunuz, mutlu olduğunuz, zengin olduğunuz halinizi o raftan alıp (copy), bu rafa koyabilmeyi (paste) ister miydiniz?

Daha önceki ilk yazılarımda Çin’e gitmeme vesile olan videoyu paylaşmıştım. Orada ultrasona bağlı bir kadın, eşzamanlı ikiye bölünmüş bir monitörde, bir yerde kadının 7 santimlik tümörünün screenshot’ı, diğer yerde gerçek zamanlı  görüntüsü, ve kadının üzerinde bir şeyler yapan 3 usta. Bu adamların enerji verirken sürekli tekrar ettikleri “hua san” (bunu bende dahil çoğumuz “vassa” olarak tanımlasa da gerçeği bu) diye bir kelime var. Bu az önce bahsettiğim “already done” ve “hao la” ile aynı anlama gelen bir kelime.

Video: https://youtu.be/iUlxXq6kRug

Bu adamlar gerçekte ne yapıyor?

Kadının 7 santimlik tümörü olduğu bir raf var. Ama tümörün olmadığı ve kadının gayet sağlıklı olduğu başka bir raf da mevcut. Hadi buna paralel evren diyelim. Yada “interstellar” a bağlayalım. Adamlar imgeleme gücü ile kadının sağlıklı olduğu (tümörün olmadığı) paralel evrene gidip, o anı görselleyip ("copy" edip), bu evrene gelip o hali bu evrene “paste” ediyorlar. Yapıştıııır! Kadının tümörü 3 dakkadan az bir sürede yok oluyor.

Buna anne gücü de diyebiliriz. Yaralandığımız yada çocuk dilinde “uf” olduğumuz zaman annemiz gelip acıyan yere elini koyar, süpürme hareketi gibi birşey yapar  ve “geçti geçti” derdi. Ve her ne hikmetse geçerdi acımız, ağrımız.

Hayatımızda olmasını dilediğimiz her şey ama her şey ucu açık temennilerden ibaret. Hele de bizim Türkçemiz tüm diller arasında en berbat temenni dili. Zira olumluyu kendimize çekmek için bile olumsuzu telaffuz ediyoruz.  Ne istediğimizi değil, ne istemediğimizi çok iyi biliyoruz.

Türkçede OlumlaMA

https://blog.ersin.net/2014/05/turkcede-olumlama_1.html 

“Artık hasta olmak istemiyorum”, “hadi kazasız belasız git”, “dertsiz tasasız bir hayat”, “bizi hastalıktan, kazadan beladan, şundan bundan koru Allah’ım”, “mükemmel yerine kusursuz”, “tam yerine eksiksiz”, “cesur yerine korkusuz” ve daha nice örneklerle bu işi ne kadar yanlış yaptığımızı görebilirsiniz. Yani dileklerimiz ucu açık bir temennidir diyoruz ya, biz temenni bile edemiyoruz ki ucu açık olsun!.

Raflarda neler olduğunu imgeleyebilseniz, gerçekleştiremeyeceğiniz hayaliniz olamaz.

Şifa verirken de, elinizi şifa gereken yere koyup enerji göndermeye başladığınızda, o bölgenin çoktan iyileşmiş olduğunu doğrular ve şifa çoktan gerçekleştiği için teşekkürlerinizi sunar, topu evrene atarsınız. Zira siz sadece aracı olabilirsiniz. Evren eğer şifa o kişinin en yüksek hayrına ise doğru raftan gerekeni alıp oraya “paste” eder. Bu tamamen ona kalmış. Buna vakıf olmayan şifacılar kendi enerjilerini heba ederek yorgun düşerler ve kendilerine hayrı olmaz hale gelirler.

Bizim şükür dualarımız da tam da bu işe yarar. Bir şeyin çoktan olmuş halini en saf ve en içten hislerinizle imgeler ve bu çoktan gerçekleştiği için sürekli şükretmeye başlarsanız evrene bunu gerçek kılmak düşer. Saflığın ve içtenliğin olmadığı durumlarda bu gerçekleşemez, zira arkasında yatan negatif ve bastırılmış duygular buna blokaj yaratır. Bu yüzden de nötr olmayı ve akışa bırakarak evrenle hizaya girmeyi başarmanız gerekir.

Seçim Ustası mı, Durum Kurbanı mı?

https://blog.ersin.net/2014/05/secim-ustas-m-durum-kurban-m_1.html

NÖTR OLMAK - HİÇLİĞİN BİRLİĞİ

https://blog.ersin.net/2015/06/notr-olmak-hicligin-birligi.html

Hatırlayalım: 

Bir şeye karşı nötr olursan, yani ona olan arzularından kaynaklanan kaybetme korkusuna sahip olmazsan... Yani ona sahip “olmak” ya da “olmamak” halinin seni farklı biri yapmadığını bilirsen...

O zaman o şeyi "seçme" kudretine sahip olursun. Çünkü içindeki pozitif (istek, arzu, dilek) ve negatif (kaybetme korkusu, kaygı) güçlerin karmaşası arasında kontrolünü kaybetmemiş olursun. Güç tamamen sana geçmiş olur.

Bu da seni “seçim ustası” yapar.

O zaman bulunduğunuz rafın altında sizin farklı versiyonlarınız olduğunu bilin ve enerjinizin sadece bu versiyonla kısıtlı olmadığını idrak edin. Evrenin bir yerinde hayalini kurduğunuz daha iyi bir versiyonunuz her zaman mevcut.

İçinde bulunduğumuz dünyanın şu anki deccal planlarla dolu hali unutmayın ki raflardan birini işgal ediyor. Yalanlarla, virüslerle, savaşlarla, kıtlıkla, yangınla, depremle, sel ve diğer felaketlerle, ekonomiyle, zamlarla, cinsiyetsiz toplum yaratma gayretiyle, gençliği dejenere etmekle, mülkiyetsiz yaşamla, büyük sıfırlama, tek dünya devtletine geçiş ve daha nice planlarla rafta artık adım atacak yer kalmadı.

Hep birlikte sevginin, adaletin, hakkaniyetin, hoşgörünün, şevkatin, merhametin, doğruluk ve dürüstlüğün hakim olduğu o rafı çağırmamızın vakti gelmedi mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder