21 Nisan 2016 Perşembe

Renklerin Frekansı

Bizim, dünyanın, sesin, kokuların derken renklerin frekansına geldik.
Pek çoğunuzun bildiği gibi spirütüel öğretilerde renklerin hatırı sayılır bir önemi var. Çakraların, meridyenlerin, 5 elementin, ellerimizde oluşturduğumuz Çi enerjisinin kendine has renkleri var. Tüm bu renkler kendine has titreşimler yaymaktadır.
Yazılarımızda hep her şeyin enerji ve titreşimlerden ibaret olduğunu yazdık. Bahsi geçen bu enerji ışık hızında yer alan bir enerji ve hızla hareket ederken de değişik frekanslarda yol alıyor. İnsan gözü ise belli bir frekans aralığını görebiliyor ki bu da 400 nm ile 700 nm arası (kırmızıdan mora). Her canlının ise görüş frekansı ayrıdır. Örneğin kuşlar ve böcekler bizim göremediğimiz ultraviyole (morötesi) rengini görebilirler.  Hatırlarsanız daha önce algılarda da bunu işlemiştik. Hani sineğin algı hızıyla bizim algı hızımız ve kaplumbağanın algı hızı arasındaki farklara değinmiştik.
Farklı renkleri görebilme becerimiz farklı titreşimleri ayırt edebilmemizden kaynaklanıyor.
Her ne kadar bazı renklerin diğer renklerden daha yüksek titreşimleri olsa da (mor kırmızıdan daha yüksek mesela), sizin ihtiyaç duyduğunuz anda doğru rengi seçebilmeniz önem taşır. Bu da size hangi renkte giyinmenizde, odanızı hangi renge boyayacağınızda, mevsimsel yiyecek seçimlerinde yardımcı olur. Örneğin mavi bir gömlek giydiğinizde yapacağınız sunum iletişim için daha doğru titreşimler yayar. Bunun tam tersi siyah giyinirseniz istemediğiniz bir ortamda diğer insanların negatif enerjilerini kendinizden uzak tutarsınız.  Odanızı sarıya veya kavuniçiye boyamayın derler. Nedeni, mide çakrasını titreştirdiği için kilo almanıza neden olmasıdır. Mesela beyaz ışık imgeleyerek şifa gücünüzü artırırsınız.
Titreşimler aynı zamanda hafızayla da alakalıdır. Aynı suda olduğu gibi renklerin de hafızası vardır. Bazı insanların belli renkteki yiyeceklere ya da cisimlere alerjisi olması geçmişte yaşadığı bir travmayı temsil etmesiyle alakalı olabilir. Örneğin küçükken tacize uğrayan birinin tam bu esnada göz göze geldiği tavan rengi, onun hayatı boyunca korkacağı bir renk travması yaratabilir. Bu yüzden o renkteki yiyeceklerden bile uzak durabilir. Bunun nedeni aynı titreşimlerin tekrarlanmasıdır. Size mutluluk hissini tekrarlatan, sizi o güzel anlara tekrar taşıyan renkler de olabilir. İlle de pembe, kırmızı gibi renkler olmak zorunda da değil.
Renklerin içinde bir tarih yatar. Herkesin hayatı boyunca kendi dünyasında yarattığı renkler olacaktır. Bu renkler sosyal hayatınıza ve modunuza göre sürekli değişkenlik taşıyacaktır. Modumuz kendi aura rengimizi değiştireceği gibi, hangi moddaysak ona göre etrafımızdaki renkleri algılama şeklimiz de değişir.
Her şey titreştiği anda dışarıya enerji yayar ve dışarıdan bunu algılamanın pek çok yolu vardır. Renk de bunlardan biridir; çünkü titreşimler renk olarak açığa çıkabilir. Aura görebilen insanlar, ya da bu amaçla icat edilmiş cihazlar sizin o andaki titreşimlerinize göre değişken auranızı görebilir. Bunu hayvanlar ve bebek yaştaki çocuklar doğal olarak yaparlar. Sürekli gittiğim çay bahçesinde sürüyle sokak köpeği vardır. Hepsi yüzlerce insanın gün boyu gelip gittiği yerde miskin miskin yatar. Derken yüz kişinin içinde bir kişi vardır ki o daha çay bahçesine gelmeden hepsi birden onu görünce havlamaya ve saldırı moduna geçmeye başlar. O insan, o anda ne titreşimler yayıyor da hayvanlar sezgileriyle bunu anlıyor bilemeyiz, ama masum biri olmadığından şüphe duyabiliriz.
Sesle başlayıp termal ısı dalgalarıyla yol alan enerji ısındıkça kızılötesindeki (infrared) radyant ısı dalgalarına dönüşerek gözle görülebilir bir ışık spektrumuna dönüşür. Bu spektrumdaki renklerin saniyedeki titreşimleri ise:
Kırmızı – 15 trilyon
Kavuniçi – 20 trilyon
Sarı – 28 trilyon
Yeşil – 35 trilyon
Mavi – 50 trilyon
İndigo – 60 trilyon
Mor – 75 trilyon
Bu 7 değişken titreşim, gözle görülebilen ışık spekrumunu oluşturur. Bunun ötesinde gözle görülemeyen ultraviyole titreşimleri yer alır. Bunu radyoaktif çalışmalar, x-ray, röntgen gibi şeyler takip eder.
Kırmızının uyarıcı titreşimleri vardır. Kanı çağrıştırması açısından genelde rahatsız edici şekilde halk dilinde yer alır. Sarı güneşi çağrıştırdığı için sevinç ve neşeyi; yeşil doğa titreşimleriyle huzur ve sakinliği; mavi gökyüzü ile melankolik titreşimleri çeker.
Her renk, sahip olduğu dalga boyuna göre, kendine has özel titreşimler yayar. Bu titreşimler sahip oldukları hız, yön ve frekansa göre ilgili sinirleri uyarırlar.
Kırmızı: Bloke olmuş enerjinin aktif hale getirilmesi, canlandırılması, kuvvetlendirilmesini ve serbest bırakılmasını, ve kollajen üretimini hızlandırır. En uzun dalgaboyuna sahiptir ve en derinlere nüfuz eder. Römatoid artirit, karaciğer uyarıcı, pigmentasyon ve dolaşımda şifa amaçlı kullanılır. 650-780 nm titreşimleriyle kök çakrayı temsil eder.
Kavuniçi: Kırmızıdan biraz daha nazikçe hareket eder. Enerjiyi adım adım oluşturur, kilitleri açar ve neşe saçar. Bu rengi sevenler daha dışa dönüktür ve yaratıcıdır. Dalak, kuru ciltler, sinüsler, kas sarkmalarında şifa amaçlı kullanılır. Dalağı ve yemeyi temsil eder. 570-650 nm – sakral çakra
Sarı: Güçlendirici özelliğe sahiptir. Sinirleri güçlendirir, mide gazı, egzama, lenf drenajı, cilt problemleri, aşırı yorgunluk gibi durumlarda kullanılır. 510-700nm – solar plexus…
Yeşil: Dengeler, sakinleştirir, fiziksel ve zihinsel dengeyi kurar, derin huzur ve dinginlik sağlar. Akne tedavisinde, kalp ve kalp kası, yanıklar, morluklar ve pigmentasyon için kullanılır. 475-510nm – kalp…
Mavi: İltihap gidericidir. Önleme ve kontrol etmede etkilidir. Uyku problemlerinde, güneş yanıklarında, diş rahatsızlıklarında, kaşıntılarda, larenjit gibi durumlarda kullanılır. Hiperaktif durumları kontrol altına alır. 445-475nm – boğaz…
İndigo: Konsantrasyonu artırır.  Detoks etkisi vardır. Sakinleştiricidir. Lenfatik sistemi güçlendirir, kasları dengeler, kanamayı durdurur, damarları büzer, yüksek seviyede titreşim yayar; gözler, kulaklar, burun, sinüsler, boğaz, ciğerler ve migren üzerinde etkilidir. 400-445nm – alın…
Mor: İlham verici, enerjiyi daha üst titreşimlere taşıyan, ruhsal çalışmaları güçlendiren, sinirleri gevşeten, ağrıları dindiren özelliğe sahiptir. Sinir ağrılarında, lenf drenajı, akne tedavisi, kas gevşetici, romatizma ve siyatik tedavisinde, iltihap giderici olarak kullanılır.


Renk Terapisi ya da kromaterapi eski Mısırlılara dek dayanan bir geçmişe sahip. Avrupa’da pek çok ülkede alternatif terapinin içinde yer almış durumda. Belki bir başka yazıda da bundan  bahsederiz.
Renkli günler sizin olsun.
Ersin İpek